Ne diyeceğimi Bilmiyorum

Bu blogta hep ne desem yalan olurdu. Bugün ilk defa ne diyeceğimi bilmiyorum. Söyleyecek sözüm bile yok ilk defa.

Hayatımda hiç bu kadar şaşırmamıştım, aldatılmış, yalan söylenmiş hissetmemiştim kendimi. Şu an zihnimde o kadar çok düşünce var ki ne düşündüğümü bilmediğim gibi beynime inanılmaz bir ağırlık yapıyor bu. Başım ağrımaya başladı. Gözlerim de öyle. Ruhumun bile ağrıdığını hissediyorum.

İnsanlar neden inanır?

Böyle mi yaratıldık. Yoksa ateistlere göre kendiliğinden bir şeylere inanma ihtiyacımızdan mı Allah' a inanıyoruz. İnanmak daha kolay geliyor değil mi, yüklüyoruz tüm sorumluluklarımızı. Hep kaçıyoruz, biz pek seviyoruz kolayı. Zordan hiç haz etmiyoruz. Bunun aksini yapan varsa da ya burun kıvırıyoruz ya pek idealistsin sen de diyoruz, daha da sinirimizi bozuyorsa dalga geçiyoruz.

Biz ne zaman bu kadar kolaycı olduk?

Acaba yanlış yüzyılda doğma ihtimalimiz var mıdır bir de?  Olsa iyi olur cidden hiç inanmamaya başladım bu yaşam formuna nasıl sahip olabildiğime. Biri vardı: çocukluğumuzda öğretiliyor insanlara inanmamız gerektiği demişti. Annemle babam bana öğretmemiş böyle bir şey. Hayatımda ilk defa beni yetiştirme tarzlarını eleştiriyorum. Bana da diğer çocuklara yapıldığı gibi kimseye inanmamam gerektiğini söylenmeliydi. Şu lafı söyleyen gibilere inanmazdım. Hayat çok güzel olurdu o zaman benim için pek de kolay sonra. Şu an yaptığım gibi kusar halde yazıyor olmazdım. Midem bulanmazdı. Başım ağrımazdı. Kendime hele hiç kızmazdım. Suçu başkalarına atar kurtulurdum.

Kustum, rahatladım mı? Hayır? Daha çok kusmam lazım. İçimde tek bir inanç parçası kalmayana dek kusmam gerek.

Bu gece Hıdırellez!

Çocukluğumdan beri Hıdırellez kelimesini duyduğumda içimi bir sevinç kaplar. Kış mevsiminin son bulup baharın, yazın gelmesine sevinirmiş eski çağlardan beri insanlar. Kış sanki ölü toprağının üstümüze atıldığı bir dönem gibidir. Herkesler sakin ve içine yöneliktir genelde. Baharla birlikte tıpkı doğanın canlamaya başlaması gibi biz insanlarda da bir canlanma şen olma hali var olur.

Yemedim içmedim (!) sizin için araştırdım, nedir bu Hıdırellez?

Hıdrellez, bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdrellez Günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır. Hızır ve Hıdrellezin kökeni hakkında çeşitli fikirler ortaya atılmıştır.Bunlardan bazıları Hıdrellezin Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine ait olduğu; bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu yolundadır. Oysaki Hıdrellez Bayramı’nı ve Hızır inancını tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır. İlk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Yunanistan ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle ilgili bazı tanrılar adına çeşitli tören ve ayinlerin düzenlendiği görülmektedir.

Kimsesiz Hiç Kimse Yok


II.Mehmet</p><p>Fatih Sultan Mehmet
Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi

Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu

Avnî (Fatih Sultan Mehmet)

İstanbul'un Fatihi Sultan II. Mehmet'in vefatının 530. yılı.


Not: Şiirle ilgili bazı spekülasyonlar varmış. Twitter'dan bir takipçim uyardı. Şiir Fatih'e ait olmasa dahi ben kendisi anmış oldum. Bilgisi olan paylaşabilirse çok sevinirim.