Karakteri Olan Bir James Bond Filmi - SkyFall

James Bond karkateri ile tanışalı 50 yıl olmuş. Macera 1962 yapımı Dr. No ile başlamıştı. Başrolde yakışıklı  Sean Connery efsanevi güzel Ursula Andress. Belki de Bond Kızı olmayı başlı başına bir marka haline getiren ilk isimdir bu arada Andress.



1962 yılından bu yana Bond'u sırasıyla Sean Connery, David Niven, George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan ve son olarak Daniel Craig canlandırdı. Ben çekilme sırasına göre hepsini izledim filmlerin. Bugün de son olarak Skyfall'u izleme şansım oldu.

Taken 2 Hayalkırıklığım - Taken 2 Such a BS

Liam Neeson' a bayılırım. Sempatim özellikle de Star Wars' tan dolayıdır. Taken filmindeki performansına da ayrıca bayıldım. Özellikle dövüş sahnelerinden oldukça profesyonel görünüyordu. Filmin konusu iyiydi daha ne olsundu kısacası.

Taken filminin ikincisinin çekileceğini, ne kadar doğru olduğunu bilmediğim, Neeson'un müslümanlığa ilgi duyduğundan bahseden haberlerden öğrendim. Filmin ikincisi geldiği gibi film üstelik İstanbul'da çekiliyordu. Ne güzel haberdi. Taki bugün filmi izleyene kadar.

Türk medyası İstanbul, Holywood'un gözde platosu oldu filan diye heyecanlanadursun biz de burada ''Geçenlerde Taken 2' i izledim siz gerçekten çarşaf mı giyiyorsunuz?'' sorularına cevaplarımızı vermeye devam edelim. :)


Bazen Vazgeçmektir Kazanmak!- Make Let it Go

Yaklaşık yarım saattir 10 satırlık paragraflar yazıp yazıp siliyorum. Seni anlayan birini bulmanın ne kadar zor olduğunu yazmak istemiştim. Ben bulduğuma inanıyorum. Bir zamanlar öyle birini bulamayacağımdan korktuğum anları hatırlıyorum da, ne kadar şapşalım. İçinizde en ufak ümit varsa eğer onu bulacağınıza dair, inanın. Önünde sonunda buluyorsunuz. Hem de en uygunsuz hayat dönemeçlerindeyken.



Son bir aydır içimi rahatsız edecek bir hisle boğuşuyorum. Hani bir iş vardır yamak zorunda olduğunuz ama bir şekilde eliniz hiç değmemiştir ve o işi bitirmemiş olmanın verdiği bir huzursuzluk hissi vardır ya insanın içinden atamadığı. İşte tam o his var içimde. Çok sevdiğim canım saydıklarımdan birisi için. Bir türlü atlatamıyor, bir türlü bırakamıyor işin ucunu. Saplantı haline getirmiş, uzun süreli alışkanlığını. Alışkanlıklarımızı aşk zannetmek! Ne büyük yanlış! Aşk, sevgi çocuk oyuncağı haline getirilecek bir şey değil ki. Ne zamandır aşk, Facebook' ta beraber fotoğraf paylaşmak oldu? İlişki durumunu güncelleme oldu?

LinkedIn ve Büyüyen Sorunsalı

LinkedIn'i ilk kullanmaya başladığımda sene 2009'du galiba. Henüz stajyerdim Nexum Boğaziçi' nde o dönemde. Business network konusunu hep dikkate almış bir insan olarak ta o zamandan bazı isimler vardı gıpta ettiğim. 500' ün üzerinde bağlantısı olan isimler. Bu isimler bir çoğumuzun çok yakından tanıdığı sektör isimleriydi. O dönemde LinkedIn bizim için yeni bir sosyal araçtı ve ciddi ve önemli buluyordum orada bulunmayı. LinkedIn öncesinde Xing.com' u kullanmaya başladığımda ise henüz üniversite 2. sınıftaydım. Hiçbir zaman oraya ısınamadım. Şu an ne halde hiçbir fikrim yok. Almanya'daki hocalarım LinkedIn' den ziyade Xing' i kullanıyorlar hala o da ayrı bir konu. Bir bildikleri mi var yoksa?! Onları bir türlü bulamadım LinkedIn'de malum onlardan birer recommendation isteyecektim. Kısmet değilmiş. (:

Daha geçenlerde Uğur Hocamın blogunda LinkedIn'le ilgili yazısını (LinkeIn ve Ben) okudum. Kısacası maddeler halinde LinkedIn' den nasıl bezdiğini anlatıyordu. Şimdi onun maddelerinden birini zamanında yerine getirmediğim için hayıflanmaya başladım.

gecenin şarkısı - I want to hold your hand

Her gece yatmadan önce müzik dinlemeyi oldum olası çok sevmişimdir. O sebeple zaten bir gecenin şarkısı paylaşımım söz konusu bir süredir. Saatlerine dikkat eden gece geç saatlerde olduğunu görecektir zaten.

Bu #geceninşarkısı na gelecek olursam Beatles'ın I want to hold your hand' i olsun istedim. Ama ben bu nefis şarkının Across the Universe filmindeki versiyonunu paylaşmayı yeğledim bugün. Bilare bu film hakkındaki görüşlerimi de paylaşacağım inşallah. Zira mutlaka izlemeniz gerektiğini düşündüğüm bir film kendisi.