tag:blogger.com,1999:blog-71460139740915313602024-03-06T01:46:54.952+03:00Ne desem yalan OlurBetül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.comBlogger152125tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-73570549971658239132015-11-02T22:30:00.001+03:002015-11-02T22:30:52.542+03:00Gitmek Cozum mudur?Bunu 4 senedir Amerika'da yasayan bir insan olarak yaziyorum.<br />
<br />
"Gitmek cozum mudur?" ben bilmiyorum. Ben buraya ulkeden kacma fikriyle gelmemistim. Sevdigim adamin pesinden geldim, isin dogrusu bu. Burada yasamak rahat, sokakta laf atanim yok.Ha laf atan da kendi cinsel organindan ya benimkinden bahsederek atmiyor. En fazla "God bless you ile you're so beautiful" diyen duydum. Mini etek giydim diye kiyamet alametlerinden birini yasamis gibi davranan yok tabi. İnsanlar yardimsever, is dunyasi daha arkadasca, dedikodular, arkadan is cevirmeler yasamadim henuz. Hakkaniyet denilen seye onem var, torpil az. (Istisnalar var tabi) Kendi firsatini kendin yaratiyorsun. Her seyin bi kurali, uslubu var. Onu uygulayarak yasarsan rahatsin. Sonra Kimse Turkum diye 3. Dunya ulkesi vatandasi muamelesi yapmadi daha. Genelde İstanbuldan hayranlikla bahsedenler, yemeklerimize tezahurat yapanlar, modern ve daha cagdas (!) bir musluman ulke oldugumuzu dusundukleri icin ilgiyle soru soranlar oluyor.<br />
<br />
Gel gelelim ki, burda da canimi cok sıkan seyler olmuyor desem yalan olur. Bu ulkeye en basinda zorla getirilmis olmalarina ragmen hala polis tarafindan etkisiz hale getirilirken astim krizinden dolayi bogularak olen, kirmizi isiktan gectigi icin nezarete atilan ve sonrasinda nezarette garip bir sekilde intihar edilmis olarak bulunan, sinifindan tekme tokat zorla polis tarafindan atilan daha 16 sinda siyahî insanlar gordukten sonra insanliktan toptan tiksiniyorum. Ha bu insanlarin tutum ve davranislari neydi tartisilir ama asla sonucu ölüm olmamaliydi. Tartisilamazdir, nokta. Bir gun bir ayrimcilikla kasilasmayacagim ya da karsilasacagim manasina gelmiyor bunlar. Dunyanin neresinde olursam olayim bunun boyle olacagina inanarak soyluyorum bunu. Cunku kendi topragimda degilimki. (ha Turkiyede kendi polisi tarafindan gozu cikarilan canindan olan yok mu? Lanet olsun ki evet var!) Ha tabi artik kendi topraginda oraya ait hissedememek var ki sanirim baska bir ulkede dislanmak daha az koymali insana. Nitekim artik benim ulkemde oruc tutmadigi icin, ortunmus bir sekilde giyinmedigi icin (burasi arttirabilir) o ulkenin vatandasi degiliz muamelesi gormeye basladik, daha da elim. En azindan Amerikada biliyorsunuz ki hakkinizi arayacagiz mahkemeler var. Sesinizi duyan bir kamuoyu. Hukemetlere de bir cumhuriyetci gecer, bir demokrat. Sabirlar zorlanmaz. İki tarafta belirli araliklarla memnun edilir.<br />
<br />
Neye kiziyorum biliyor musun? Benim ulkemin vatandasi neden keyfi icin degil de canindan, malindan en onemlisi ozgurlugunun geleceginden korktugu icin gitmek zorunda hissediyor kendini? Neden bir İngiliz, Alman ya da Kanadali kacmak fikriyle degil de keyfi icin baska bir diyarda yasayabiliyorken biz neden kacma fikrine dayatiliyoruz? Hala bilmiyorum gitmek cozum mu? Bitirecek mi yurek yanginlarimizi?<br />
<br />
Bu profilimi ara ara kapatirim, sirf canimi sıkan Türkiye haberleri duymamak icin. Bencilce, duygusuzca diyen olabilir. Ama Beni bilen bilir ki hicbir zaman kayitsiz kalamadim siyasi olaylara ulkemdeki. Daha uni satjimi yaparken benim departmandakiler sen cok sivrisin dikkat et derlerdi. Bir patronum cok konusma siyaset korkuyorum bak biri bir sey yapabilir demisti bir keresinde. Bunlar sene 2009 da oluyor. Ben siyaset konusurken universitede beni sıkıcı bulan arkadaşlarim var ki endise duymaya son 2 senede basladilar. Hic istemezdim onlarin "bir gun bir seyler degisecektir illaki " duygularinin degismesini aslinda. Keske ben kalsaydim bi tek sıkıcı siyaset konusan da bugun bu durumda olmasaydi bu millet. ( gecen sene kisa istanbul ziyaretimde gordum ki taksicisi, komsusu, caycisi, arkadasi, eski patronu herkes her yerde surekli siyaset konusuyor)<br />
<br />
Fb taki arkadaslarimin yarisi gitmek diyor. Gitmekle bitmiyor ne yazikki. Akliniz, kalbiniz bir yaniniz hep cocuklugunuzun gectigi, okulunuza gittiginiz, ilk askinizi, ilk kaziginizi yediginiz o topraklarda kaliyor hep. Bir maden gocuyor, bir sehit haberi geliyor, bir bomba patliyor bir yerde, Ataya saygisizlik eden bir insan musvedtesinin densizlik haberi, bir kadin cinayeti ruhunuzu alip koyuveriyor kilometrelerce otedeki 3 tarafi denizlerle cevreli o cennet (!) vatana. Agabeyim, ablam, annem, babam iyiler mi? Ya lisedeki en yakin arkadasima bir sey olduysa o Ankarada yasiyordu?, Universitedeki en sevdiginiz hocaniz onun yakindan tanidiginiz ailesi, araniz acik olsa da ayni ekmegi yiyip ictiginiz eski bir dostunuz geliyor akliniza... Acaba bir sey olmus mudur onlara? Tanidigiz kimseye bir sey olmamis. Oh tamam iyi. Iyi mi gercekten? 300 can gocuk altinda kalmis, 16 sehit verilmis, yuzlerce kisi bombayla bedeni ucurulmus... Iyi mi?!<br />
<br />
Gitmissiniz ama Ruh haliniz o ayakkabisi delik, boylu boyunca uzanan Ermeni amcanin dedigi gibi güvercin ürkekliginde. Kilometrelerce uzakta olsaniz da...Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-6691791130255963572014-03-20T17:57:00.000+02:002014-03-20T17:58:00.893+02:00New York Gezi Rehberi – Kalacak Yerler ve Havaalanı UlaşımıNew York’a tatile gelenler için elzem bir konudan bahsedeceğim bugün.<br />
<br />
Nerede kalacağız?<br />
<br />
Tonlarca otel, hostel ya da tanıdığınız olabilir burada. Fakat ben size Craiglist’ten geçici ev bulmayı anlatacağım. Ondan önce de uçak bileti konusu var tabi. Siz siz olun New York’a gelmeden önce en uygun zamana bir karar verin. Çünkü Avrupa tatilllerine 50-60 Avro’ya bile gidilebiliyor kimi zaman ama New York’a öyle kolay değil bu iş. Eh ortada koca Atlantic var. Koca okyanusu geçmek öyle kolay değil. Avrupa üzerinden hop oradan oraya gitmeye benzemiyor.<br />
<br />
Şahsen senede nereden baksanız en az 2 kez Türkiye’ye yolu düşen bir insan olarak bu bilet konusunda deneyimlerim oldu. Bana göre en uygun biletler yeni yıldan sonra yarı yıl tatilinden önceki döneme denk geliyor. Kısacası ocağın son haftası şubatın başı gibi bir şey diyebiliriz buna. Yine de siz Kayak.com‘dan ya da HitList (kurucu ortaklarından biri Türkmüş bu arada) <b><a href="http://techcrunch.com/2014/02/07/hitlist-a-smarter-flight-finder-that-saves-you-money-by-telling-you-when-to-fly-exits-beta/" target="_blank">gibi şu sıralar pek gözde olan bir uygulamadan yararlanabilirsiniz</a></b>. Yapmanız gereken şey şu; gitmeyi planladığınız şehirlere bir nevi alarm oluşturuyorsunuz bazı bilet fiyatları belirleyerek. Gitmek istediğiniz şehre olan biletler o dönemde düşüyorsa sistemden size otomatik mail geliyor. Böylelikle uçak fiyatının en uygun fiyata olduğu bir sırada eğer işinizi gücünüzü ayarlayabiliyorsanız tabi tatil harcama kalemlerinden en fazla olanlarından uçak bileti konusunu hallederek gelmiş oluyorsunuz.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn9o3JpKaSdB1YEAthTgFyR2ug7n8DRxRJSpt_Nbtq1soKA7ISPWtJy7sLQM2Qs_KosWXag_wCFlA-MpuC6nXO2p6VIUwHwA86ZUqBuFgtTZYrZ50E7E8gYMcKE3HCfSGsW8uL5CC_QZUk/s1600/brownstones-townhouses-new-york1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn9o3JpKaSdB1YEAthTgFyR2ug7n8DRxRJSpt_Nbtq1soKA7ISPWtJy7sLQM2Qs_KosWXag_wCFlA-MpuC6nXO2p6VIUwHwA86ZUqBuFgtTZYrZ50E7E8gYMcKE3HCfSGsW8uL5CC_QZUk/s1600/brownstones-townhouses-new-york1.jpg" height="271" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Kalacak yer konusuna tekrardan dönüyorum. Nerede kalmıştık, evet Craigslist. Verdiğim linke tıklayın. Sonra buradan housing başlığının altından sublets/temporary seçeneğini tıklayın. Sonrasında New York’ta gezeceğiniz zaman boyunca nerede kalmak istediğinize karar verin. Manhattan? Brooklyn? Queens? Gerisini yazmıyorum bile. Gerisine geldiyseniz zaten New York’a tatile geldim demeyin :D Neyse şaka bir yana bu seçenekleri seçerken de mutlaka sürekli haritadan bu yerlerde metroya yakın olan bir ilana bakıp bakmadığınızı kontrol edin. Sonra yine bu sayfadaki rent kısmında max. kısmına gecede en fazla ne kadar vermek istiyorsanız bunu yazın. Tatammm. Uygun fiyata bir ev listeniz oldu.<br />
<br />
Yukarıda anlattığım seçenek tamamıyla otelde kalmaktan sıkılmış, bir ev sıcaklığı arayanlara. Tabi bir de kaldığı evdeki insanlarla ahbaplık etmeyi sevenlere… Bu bahsettiğim method özellikle pılıyı pırtıyı toplayıp ülkeyi terkedip New York’u kendine ev seçmiş genç dostlarım için de altın değerinde bir bilgidir. Bana teşekkürü borç bilin bu bakımdan.<br />
<br />
Uçağınız hazır, kalacak yeriniz de gıcır, son sorunun cevabı da yine bu yazıda olacak. Duyduğumuza göre JFK dünyanın en yoğun hava alanlarındanmış kaybolmadan nasıl giderim şehre sorusunu duyar gibi oldum bile. THY ile geliyorsanız eğer 1. terminalde ineceksiniz. Şansınıza bağlı olarak pasaport sırasından 15 dk ile 3 saat arası gibi saçma bir sürede bekleyeceksiniz. Sonra valizlerinizi aldınız. Havaalanından kurtulmak istiyorsunuz.<br />
<br />
A- Parası neyse veririm, kurtarın beni bu yollardan.<br />
<br />
B- En ucuz nasıl yırtarız, bu işten?<br />
<br />
C-Ucuzluk değil de mantıklı bir sürede gideceğimiz yere gitsek yeter.<br />
<br />
<b>A diyenler:</b> Cevap basit taksi ya da havaalanı önünde turlayan limuzin servislerinden yararlanın. Taksi ile ödeyeceğiniz fiyat 52 dolar civarında olacak Manhattan için. Ben hep taksi kullanacağım nasıl bilicem ne kadar tutacağını derseniz linke tıklayın. Aaa 52 çok da fazla değilmiş demeyin en az %15 tip yani bahşiş vermeniz gerektiği aklınızda bulunsun. Amerika’da emekçi kardeşlerimizin ne yazıkki sabit ücretleri düşük olduğu için tip onlar için çok önemli. Aklınızda bulunsun bu tip konusu çünkü yemeklerde de karşımıza çıkacak bu. Sonra tüm dünyaya adımızı bu Türklerde amma cimri diye çıkartmayalım. Zira şimdiden biraz öyle biliniyoruz burada.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_Q58FJtiQFKuGDUcuV3CSMzdW4IaZh9cvbrFLTDoWHi3MEAylbYNr1OViryJlqnxD7YmaCRJoUBKUm5-qEiifgF6QWBTLt5jTN0dKJrqyPWGoeYhYXC4pq5dptX2kJScrfqerudiIloNQ/s1600/New-York-City-Taxi-Wallpaper-HD-1024x682.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_Q58FJtiQFKuGDUcuV3CSMzdW4IaZh9cvbrFLTDoWHi3MEAylbYNr1OViryJlqnxD7YmaCRJoUBKUm5-qEiifgF6QWBTLt5jTN0dKJrqyPWGoeYhYXC4pq5dptX2kJScrfqerudiIloNQ/s1600/New-York-City-Taxi-Wallpaper-HD-1024x682.jpeg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<b>B diyenler:</b> terminalden çıkarken işaret tabelalarına dikkat ediyoruz ve Air Train adı verilen yeri buluyoruz. 5 dolar karşılığında Air Train ile Jamaica denilen durağa gidiyoruz. Burada yine işaretlere dikkat ediyoruz ve subway tabelasını bularak E trenine biniyoruz. Bu bilgiyi aldınız ya kalacağınız yer neresi ise şimdi E treni ile oraya nasıl gidersiniz bir bakının. E treni diğer hangi trenlerle (metro hatlarıyla) bağlanıyor vs. bunları şimdiden not edin kenara. Metro tek yön ücreti de 2.50 dolar dersek gideceğiniz yere çok aktarma yapmanız gerekmiyorsa iyimser senaryo ile 7,50 dolara gidebilirsiniz.<br />
<br />
<b>C diyenlerin</b> daha çok Midtown Manhattan civarlarında yaşıyor olması önemli. Bu şıkda da yine Air Train ile Jamaica durağına gidiyoruz. Ama bu sefer E hattını değil Penn İstasyonuna giden treni bulacağız. Onun fiyatı da tek yön eğer rush hour denilen yoğun saatte değilseniz 7,50 dolar rush houra denk geldiyseniz 13 dolar olması lazım. Penn İstasyonuna geldiğinizde Manhattanda 8. Caddeye 33. sokak civarında olacaksınız. Bu şıkka yakın yerlerde ev bulduysanız uğraşmayın bu yolu deneyin. Çünkü B yolu uzun sürebilir. Hele de 3 saatlik sıra beklediyseniz pasaport geçişinde bu sizin için iyi bir alternatif olabilir.<br />
<br />
Bu arada 7 günlük sınırsız metro+otobüs metro kartının fiyatı 55 dolar.<br />
<br />
Bu yazıda sizlere vermek istediğim önemli bir notum olacak. Birçok sevdiğim insanın başına geldiği için biliyorum. Telefonunuzu yurtdışına çıkarken her ne kadar o yurtdışı paketlerini filan kullansanız da operatör şirketler allem edip kallem edip size 1500 TL lere varan faturalar kitleyebiliyor. Bu sebepten bence siz buraya gelmeden sim kartınızı direkt telefonunuzdan çıkartın. <b><a href="http://ugurozmen.com/pazarlama/turkcell-ne-yapiyor" target="_blank">Sim kartınız sinyal bile alsa faturanızda yurtdışı kullanımı diye görünüyor bazı zamanlar.</a></b> Siz ilk iş gidin T-Mobile ya da AT&T firmalarından ön ödemeli bir hat satın alın. Alacağınız paketin içeriğine göre 30 ila 50 dolar arasında bir meblağ ödeyeceksiniz. Üstelik internet kullanımı da içinde. Havaalanında, sokakta sim kartı alamadan acilen bir yeri aramanız gerekirse eğer her yer ankesörlü telefon kaynıyor. Yapmanız gereken çeyreklik (25 cent) centlerden bulundurmanız olacak.<br />
<br />
Bir sonraki yazı yemekler üzerine olacak.<br />
<br />
<small>Not: Bütün bunlara kafa yoracak değilim bana kişiye özel tur ayarlayın diyorsanız bir mail atmanız yeterli olacak.<small></small></small>Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-6371157549983586662014-03-07T23:03:00.002+02:002014-03-07T23:03:41.029+02:00New York’ ta Nereleri Gezip Görmeli<h1 class="name post-title entry-title" itemprop="itemReviewed" itemscope="" itemtype="http://schema.org/Thing" style="background-color: white; border: 0px none; color: #333333; font-family: 'PT Sans'; font-size: 28px; list-style: none; margin: 0px 0px 10px; outline: none; padding: 0px;">
<span style="font-family: 'Droid Sans', Arial, Verdana, sans-serif; font-size: 13px; font-weight: normal; line-height: 1.5;">New York’taki 2. yılım doldu bile. Bu zaman kadar ne diye hiç yazmadım burası ile ilgili bilmiyorum. Sanırım ben içinde yaşadığım için gerek hiç duymadım buna.</span></h1>
<div class="entry" style="background-color: white; border: 0px none; color: #333333; font-family: 'Droid Sans', Arial, Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 1.5; list-style: none; margin: 0px; outline: none; padding: 0px;">
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Siz siz olun New York’a gelmeden önce mutlaka bir bilene danışın. Bu şehir para harcamanız için tasarlanmış gibidir. Eğer neyi nereden nasıl ucuza halledeceğinizi bilmiyorsanız çok fazla para harcayabilirsiniz.</div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Öncelikle nasıl bir turistsiniz? Buna cevap verelim bir kere.</div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Mesela lokal yemekleri yeyip sokakta insanlar nasıl yaşıyor’u merak edenlerseniz şimdiden valizinizin ilk parçası hazır olsun. Rahat birer pabuç.</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Sonra gastronomi ve geziyi birleştirmek istiyorsanız iyi miktarda bir parayla gelin derim. NY güzel yemekler yemek için paha biçilmez bir şehir. Üstelik burada tadamayacağınız dünya mutfağı yok gibi bir şey. Ama derseniz ki ben sevmem öyle garip garip yemekler, alışık olduğum şeyleri yemeliyim, o zaman birkaç Türk mutfağı yemeği restaurantını burada bulacaksınız.</div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Sadece turistik yerleri gezerim ben sokakta bir pizza attım mı yeter diyenlerdenseniz eğer nerenin girş bileti ne kadar nasıl ucuza getirirsiniz bu giriş ücretlerini, bunu bir bilene danışın ya da bu yazı dizisini takip etmeye devam edin.</div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
New York’a kadar yol tepip vizemi de almışken bir yere daha uğrarım derseniz onun cevabı da burada “Yakın Yerler” rehberinde.</div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Alışveriş tursitiyseniz uygun fiyata marka kıyafetleri nerede bulacağınız da önemli bir soru işareti tabi. Hepsini ama hepsini burada bulacaksınız.</div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Paramızı biriktirip uygun uçak biletlerimizi hazırlayalım. Tanıdığımız birkaç arkadaşımıza rahat bir 2-3 ay önceden haber verelim ve güzel New York tatilini bekleyelim.</div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
Bu yazı işinize yarar da NY’de bana bir kahve ısmarlamak isterseniz mail adresim betulkarayildiz at gmail nokta com <img alt=";)" class="wp-smiley" src="http://kadinimmutluyum.com/wp-includes/images/smilies/icon_wink.gif" style="border: 0px none; height: auto; list-style: none; margin: 0px; max-width: 100%; outline: none; padding: 0px;" /></div>
<div style="border: 0px none; list-style: none; outline: none; padding: 1em 0px;">
<small style="border: 0px none; list-style: none; margin: 0px; outline: none; padding: 0px;">Not: Bütün bunlara kafa yoracak değilim bana kişiye özel tur ayarlayın diyorsanız bir mail atmanız yeterli olacak. </small><br />
<small style="border: 0px none; list-style: none; margin: 0px; outline: none; padding: 0px;">Not-2: Bu yazı daha önce <a href="http://kadinimmutluyum.com/sokakta-neler-oluyor/geziyoruz/" target="_blank">Kadınım Mutluyum Geziyoruz</a> bölümünde yayınlanmıştır.</small></div>
</div>
Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-37052623335778613622014-02-04T23:30:00.000+02:002014-02-04T23:30:01.340+02:00Gecenin Şarkısı - Ben Gamlı HazanBu geceki gecenin şarkısının yeri çok ayrı. Hikayesi de öyle...<br />
<br />
Dinlerken hem duygulanıyorsunuz hem de biraz içinize işliyor sözleri doğrusu. Nasıl işlemesin ki hele de arkasında yatan hikayeyi duyunca.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
Derler ki eski İstanbul hanımefendilerinden Melahat Pars Hanım 40-50 yaşlarında iken 20-25 yaşlarında bir delikanlıya mûsıkî dersi vermektedir. Haddeden geçmiş bir nezaketle ders veren Melahat Hanıma genç talebesi aşık olur. Çocuğun tavırlarından kendisine âşık olduğunu anlayan Melahat Pars Hanım o meşhur bestesiyle o gence bu işin olamayacağının mesajını vermiş.</blockquote>
<br />
Eh nasılmı vermiş işte sözlere dikkat.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/OZZ5s4Bn3Ac" width="420"></iframe></div>
Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-40459302242471832082014-02-04T09:27:00.001+02:002014-02-04T09:30:48.582+02:00Cats vs. Men<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'Lucida Grande', 'Lucida Sans Unicode', sans-serif; line-height: 15.600000381469727px; margin-bottom: 1em; min-height: 1em; padding: 0px;">
<a href="http://www.mymodernmet.com/profiles/blogs/des-hommes-et-des-chatons-men-and-cats" style="color: #cc0000; text-decoration: none;"><span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsDjQyqCZ8s-LvxwRn0rD4IRz807GWKE-BEj9DwQuTbR1dwqxM6*PTHiCqOhx58Eimsn9fZ09BAp59EQbAQ5BeiY/deshommesetdeschatons1.png" height="288" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span></a></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: 'Lucida Grande', 'Lucida Sans Unicode', sans-serif; line-height: 15.600000381469727px; min-height: 1em; padding: 0px;">
</div>
<a name='more'></a><span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsANrnZHRhZqDCSMXC5lGOqE9LlrGtpMTEfW-mQpUn12F2MOHsaTuVXe7a1kxSJpDgOQP2idVUgmDOUGrJpgbYBT/deshommesetdeschatons2.png" height="307" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsDd82gFZ4*97HaVeCxzOB6G-CMIqeAsMiCY*QhlXsB5hGS6xwPhc576d9Eur7PdYMMzZ9rVZtSnLN7n356W78vG/deshommesetdeschatons3.png" height="185" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBl6tdDugzaQgYrhG3FwglsieakBxF8Z4aifbOiYE5RisEatUmpV-JO6Iv6uZoTgzZqPZLntgBtpLwVsjy2XCR9/deshommesetdeschatons4.png" height="166" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsDvd4WHd85ZLFKGbjq*NwtDWb5AFVUslaFFt6ljpRrgz5PoMg2bip8cAXDtWkOwXasC0brPGdkpKW-a9mzYLBB6/deshommesetdeschatons5.png" height="236" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsC2V3Y92RcyJ-AbQ5OvBtwoNf2LxekwiiRkc6aq4d85zh9tmTeQkDnSJNSi0eQ9Z3LYtk7kTVZsz6N-l4fADLto/deshommesetdeschatons6.png" height="294" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsByygGQJMuTx*kTuGu3KuWm7tWIUrKq9Rnme37Fr6qUQBxAVV6XMVH3OwlR0EhsPWpFcLcFY*8hbUmHqA*5b1ze/deshommesetdeschatons7.png" height="193" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBtPUeO6DKZPq3F*uOl5STTs547YfSW*aJhc11tDYFf4mvjVgAstJwQcuWqxIGbtTxDwvh3vpFi-CLSAb3CQlOh/deshommesetdeschatons8.jpg" height="196" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsB-Xja-y7I*UuWscU273LFljAUyRszSXNJ7sQ6-pTKMw7EQvNWtAmKI94euemIhNYTEt4B3QRNqA4VDzkdjnvEy/deshommesetdeschatons9.png" height="295" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsAVwHDCXlDD21MFJ9t*J2XwEwhNzZ1u8ycfEQ4ox1SYeGaQll5Z4U9sFsWrGcAQJZmIvP*3b4i8bQtxN0C7sgex/deshommesetdeschatons10.png" height="219" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBP1A67VqQl2HXTcv2AGO7haWEf0*AIIiMNk6y0fZg7i4Ffra0OrAANAtd7ywn1gXxrTeKFeQAvXC66aKpE3gdZ/deshommesetdeschatons11.jpg" height="208" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBreP*nSIdbea6CenQ20Np*3Ztf8EBkAX70NRRa9QBRi5-R0IJSIoHMd23iZtmGnqI84O0NhFZiMYdoszOmXAF3/deshommesetdeschatons12.png" height="231" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBWT-Rpiex25PTABqp4P0fZGSj429nBPV3Lpl*ntkFPbyBa20JXVmitnmfVX0ig01NZZSxTnRsMECfzQCDcmD6g/deshommesetdeschatons13.png" height="292" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBkUrqVmxqC4LilNbNCxB8YfPTU07FvtDddCVg581vPnDFtrMaKe0NKKlUAqgEV659FRa*at0sG5f*k8q1tN1v-/deshommesetdeschatons14.png" height="253" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsCN2MoIlSa8CBfaHzpDGmwcYiwYxRJL8hABzIzV115m5UAfAE5tDbqHoT7HqyBDsBlolVakouUgowURnV7kkAkU/deshommesetdeschatons15.png" height="258" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBafKZIrRI7GZL85Nnd9ZXjRKNnwIjfiXmFtbD0mUodcGxY-Vp9msVkJJQYx7pi8vdEz8sZpl-XEP5fbXgmhSn-/deshommesetdeschatons16.png" height="256" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsCIxKyeIgHNlD0Hz2kAd5IFo0R5SMT0wMY1RdVazWcwkYaCbG0FsBnTsncXc-H4zO5lEeHHSHDLHeR2*7peecJP/deshommesetdeschatons17.png" height="291" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><img src="http://api.ning.com/files/VYES0q*2QsBF9NciAW*RloOQD5K5rOrnY22mDKGxrqOVWZVeRmcwYJrbHoHRxLd6SjO*fEv6lxW1hLHlbRfty8vICgv7TwIt/deshommesetdeschatons18.png" height="280" style="border: 0px none; margin: 4px 0px; max-width: 721px;" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><br /></span>
<span style="font-size: xx-small;">Kaynak: MyModernMet</span>Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-56839316784151804782013-08-27T23:19:00.002+03:002014-02-04T09:25:25.418+02:00Nihan Bora ile Gezi Üzerine RöportajGezi kahramanımı anlatmıştım <b><a href="http://betulkarayildiz.blogspot.com/2013/08/benim-gezi-deki-kahramanm.html" target="_blank">geçen yazımda</a></b>. O kadar bahsetmişken kendisinden onu sizinle tanıştırmadan olmazdı sanırım.<br />
<br />
<b><a href="http://nihanbora.blogspot.com/" target="_blank">Nihan</a></b>'la iş sebebiyle tanışmıştım. Beraber çalışmaların ardından sosyal ağlarda ekledik birbirimizi.<br />
<br />
Zaman içinde Nihan'ın ne kadar kültür sanatla dolu bir insan olduğunu keşfettim. Paylaşımları ya bir festival ile ilgili ya bir kitaptan bahsediyor ya da yine bir sanat etkinliğinden. Ha bir de sosyal duyarlılık paylaşımları var tabi. Bu paylaşımlar başka bir arkadaşın duvarındaki fotoğrafları paylaşarak yapılmıyor tabiki. Bizzat eylemine katılmış oradan fotoğrafını çekip <a href="http://instagram.com/p/TirHN4l_Wk/" target="_blank">çağrısını yapıyor</a>... [<a href="http://instagram.com/p/TitJ6fF_YX/" target="_blank"><b>2</b></a>] [<b><a href="http://instagram.com/p/SDmwjRF_Xq/" target="_blank">3</a></b>]<br />
<br />
Bazı insanlar vardır çok bir samimiyetiniz yoktur ama uzaktan uzağa o kişilere karşı büyük bir saygı duyar ve büyük bir zevkle bu insanları takip edersiniz. İşte Nihan da benim için o insanlardan biri.<br />
<br />
Şimdi bir de onun gözüyle Gezi'ye ve olaylara bakmaya çalışmak istedim.<br />
<br />
<b>Betül Yıldız:</b> Hepsinden önce sormak istediğim bir soru var. Bu olaylardan önce Gezi Parkı'na ne kadar sıklıkla giderdin? Ben açıkçası hemen her gün İstiklal'e giderdim İstanbul'dayken iki ya da üçtür Gezi Parkı'nda oturuşum. Hatta ilk gittiğimde ne kadar güzelmiş ya burası keşke daha fazla gelip otursak ya şurada demiştim kendi kendime. Demek istediğim bu bile tartışıldı bir ara. Kıymete bindi 2-3 ağaç demeye getirdiler sanki.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<b>Nihan Bora:</b>Gezi Parkı, Harbiye yönüne gittiğimde ya da o yönden geldiğimde içinden geçmekten mutluluk duyduğum bir park(tı) o zamanlar. (Şimdi içinden geçerken bambaşka duygulara kapılıyorum). Ama onun da ötesinde parkın içinde bulunan deniz manzaralı çay bahçesinde buluşurdum arkadaşlarımla. Taksim’in kalabalığından izole, ağaçların arasında, sessiz bir orası kalmıştı. Havuzun etrafındaki banklarda çok oturdum, yalnız ve birileriyle. Taksim Yayalaştırma Projesi başlamadan önce parkın girişindeki çevik kuvvet otobüsleri insanları parktan uzaklaştırıyor gibiydi. Hiç unutmuyorum 2012 Kasım’ında Taksim’e ilk kazmanın vurulduğu gün buldozerlerin yanından geçerken ayaklarımın altı titriyordu, o gün Taksim’in ayağımızın altından kayıp gideceğini düşündüm bir an. Sonra projeyi yakından, takip etmeye karar verdim.<br />
<br />
28 Mayıs’tan 15 Haziran’a kadar parkta ve çevresinde yaşadıklarımız öyle yoğun ki, bu bahsettiğim zamanlar çok geçmişte kalmış gibi. Gezi Parkı’ndaki olay 2-3 ağaç değildi, amaç “Ne var birkaç ağaç” deyip orayı tamamen bitirmekti. Ki Başbakan Erdoğan da, ilk günlerde parkın bulunduğu alana Topçu Kışlası ya da Şehir Müzesi gibi alternatifleri barındıran başka bir şey yapmak istediğini ‘kesin’ bir dille söylemişti.<br />
<b><br /></b>
<b>B.Y. : </b>Peki ilk nasıl dahil oldun Gezi ve Taksim için direniş gruplarına?<br />
<br />
<b>N.B.:</b>Aslında ‘direniş grupları’ diye adlandırabileceğimiz gruplar ya da dahil olma gibi bir durum yoktu ortada. Her şey kendiliğinden gelişti. Hepimiz birdik, tek isteğimiz vardı o parkı kimseye vermemek. Aylardır elimden geldiğince Taksim Dayanışması’nın çalışmalarına destek veriyordum. Her fırsatta metrodan çıkarken imza verip standda bekleyenlerle kısa süre yanlarında durup insanları imzaya çağırıyor, ayaküstü gelişmeleri soruyordum onlara. En son mart ayının son günlerinde metro çıkışında bir imza vermiştim. O gün de, “Bu son şansımız olabilir” diye paylaşmıştım Instagram’dan… İki ay sonra ise kazma vuruldu parka.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP524CBYIBbrRpPEX4q7usldRdQ9LcoKLlPmpw0o9RBCamfbnCFwHAWmDj0kc7ZydKCSgks3bsgoSDgSbi1xqZAUYsrDdVlogEZOrRVOt6Bakbhb4p4zmvpFQUrUIN9k7KgYbI3GJAMuX3/s1600/Ne_desem_yalan-olur.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP524CBYIBbrRpPEX4q7usldRdQ9LcoKLlPmpw0o9RBCamfbnCFwHAWmDj0kc7ZydKCSgks3bsgoSDgSbi1xqZAUYsrDdVlogEZOrRVOt6Bakbhb4p4zmvpFQUrUIN9k7KgYbI3GJAMuX3/s400/Ne_desem_yalan-olur.png" height="240" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhp7b691RdlyNqoqT3Mdy5CObDIRSGxsMF_5hN5i_IqUY9GNmzBX5FLC03hk0uTsxU-T42csYO1wq0GRv0-TcITQt2Jgw9mS1aouS2sAFnW2Q-hc2mXtLQDIosDfU8xqsaqEYjWpvRwmRd7/s1600/Ne_desem_yalan-olur2.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhp7b691RdlyNqoqT3Mdy5CObDIRSGxsMF_5hN5i_IqUY9GNmzBX5FLC03hk0uTsxU-T42csYO1wq0GRv0-TcITQt2Jgw9mS1aouS2sAFnW2Q-hc2mXtLQDIosDfU8xqsaqEYjWpvRwmRd7/s400/Ne_desem_yalan-olur2.png" height="238" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<br />
27 Mayıs gecesi, dahil olduğum bir Google grubundan, Gezi Parkı’ndaki ağaçların söküldüğüne dair bir e-mail aldım. O gece hemen gidebilenler gitti ve ertesi gün orada parkta toplanmak için çağrı yapıldı. 28 Mayıs Salı günü, geceden çadır kuran ve orada ağaçların sökülmesini engelleyenlere polisin saldırması, o akşam ne olursa olsun orada olmayı gerektiriyordu. 28 Mayıs akşamı parkta harika bir kalabalık vardı. Ağaçlar ve insanlar kucaklaşmıştı, onların ve oranın yok olmasına izin veremezdik, çok mutluyduk.
<br />
<b><br /></b>
<b>B.Y.: </b>Siz bu kadar insanın toplanacağını bekliyor muydunuz? Yoksa biraz teşekkürü hak ediyor mu dersin valilik ve emniyet güçleri? Sanki onların çağ dışı hareketleri insanları son noktaya getirdi ve binlerce kişi hak aramaya koştu. Yani onlar olması gerektiği gibi davransaydı, mahkeme kararı o kadar çabuk çıkar ve Gezi konusunda istenilen elde edilebilir miydi?<br />
<br />
<b>N.B.:</b>İlk gün toplanan kalabalık çok da şaşırtmamıştı beni. Genelde böyle çağrıların ilki kalabalık olur, sonra kalabalık gittikçe azalır. Fakat ilk gün Gezi Parkı’na gelen herkes saf bir sebeple oradaydı; koca İstanbul’da –üstelik şehrin merkezinde- var olan tek büyük ve tarihi parkı koruma içgüdüsüydü bizi bir araya getiren. Sonrasında, yapılan açıklamalar ve müdahaleler durumu farklı boyutlara taşıdı. Fakat, bu sayede konuşmaya, ses çıkarmaya ve “Buradayız” demeye başladık.<br />
<br />
Eğer ilk günlerde geri adım atılsaydı ve hükümet halkı dinleme yoluna gitseydi bu kadar büyümeyecekti olaylar. Ama geri adım atılmayacağı da gün gibi ortadaydı. Şimdiye kadar biriken çok fazla şey vardı ve bardağı taşıran son iki damla; üslup ve polis şiddeti oldu.
<br />
<b><br /></b>
<b>B.Y.: </b>New York'taki eylemlerimizde Occupy Wall Street ekibi çok destek oldu ve tüm yardımı sağladılar bize. Onların en büyük sorusu şuydu: Bundan sonra ne olacak? Sizde de Mısır'daki gibi bir devrim gerçekleşecek mi? Sadece ağaçlar için bu kadar yaygara koparıyor olamazsınız?<br />
<br />
<b>N.B.: </b>Her şeyin gerçekten ağaç için başlaması, çok gerçek, çok saf ve anlamlı. Gezi Parkı direnişi, bu anlamıyla tarihe geçecek, ki geçti bile. Bundan sonrasını kestirmek, 15 Haziran’dan sonrasını kestirmek kadar güç. Daha önceki başkaldırışlara benzeyen hiçbir yönü yok. Profesörler, tarihçiler, sosyologlar hala araştırmalarına devam ediyor. Ortaya çıkan çeşitli araştırma sonuçlarında ortak birkaç nokta var elbette ama bundan sonrasını kimse bilmiyor. Biz parktayken de, “Bundan sonra ne olacak?” diye çok soruyorduk birbirimize. Yaşayarak öğreniyoruz, öğreneceğiz.<br />
<br />
İlkokuldan üniversiteye kadar tüm arkadaşlarımızın toplandığı dev bir parti düşünün, park son günlerinde öyleydi. Koca bir evde toplanılmış ve inanılmaz bir düzen oluşturulmuştu. Birlikteyken çok iyi vakit geçirdiğimizi anladığımız ilk günden beri biz Gezi Parkı’nda çok mutlu günler geçirdik. Ama dediğim gibi bundan sonrası artık forumlarda alınan kararlarla şekillenecek gibi görünüyor.
<br />
<b><br /></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLV252nwgowHmRdXEM5tb8VLBHdfabDSmM3TMmqmGidKznqHHk4H-0TUS2vkaeU5la34Rke2nNmWRDQ9RL0URWrAixRuYHrHuSIaVvI93kzqPyHDelhCrChWrrxkOo73SSo7Ic5Rrj0IBz/s1600/Betul_Kara_Yildiz_NE_Desem_yalan_olur.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLV252nwgowHmRdXEM5tb8VLBHdfabDSmM3TMmqmGidKznqHHk4H-0TUS2vkaeU5la34Rke2nNmWRDQ9RL0URWrAixRuYHrHuSIaVvI93kzqPyHDelhCrChWrrxkOo73SSo7Ic5Rrj0IBz/s400/Betul_Kara_Yildiz_NE_Desem_yalan_olur.jpeg" height="400" width="355" /></a></div>
<b><br /></b>
<br />
<b>B.Y.: </b>Tüm o süreç boyunca seni en çok etkileyen şey neydi? Mesela ben şu yukarıdaki fotoğrafa çok içerlemiştim. Gördüğümde gözlerim dolmuştu. Sen birebir olayların içinde gaz altına kalanlardan birisin seni derinden etkileyen bir şeyler vardır. Onu paylaşmak ister misin?<br />
<br />
<b>N.B.:</b>28 Mayıs akşamından itibaren etrafımız dostluk ve barış bulutuyla sarılmıştı sanki. Daha ilk gün beni etkileyen örneği vereyim; bir çocuğun eline uzun süre birkaç dakika basmışım ve çocuk gıkını çıkarmamış, durumu fark ettiğimde nasıl özür dileyeceğimi bilemezken o bana, “Yok önemli değil, gerçekten” dedi ama canı yanıyordu, belliydi. Defalarca birbirimizden özür diledik. Normalde, “Pardon” deyip geçersin belki ama herkes ayrı bir hassas ve anlayışlı hale gelmişti çoktan.<br />
<br />
Şimdi düşününce o kadar çok etkileyici şey vardı ki, park ve çevresinde. Kötü anları hatırlamak istemiyorum galiba. Aklıma hep umut dolu kareler geliyor. Bir diğer unutamayacağım an da; çok yaşlı bir amcanın elinde bir kitap poşetiyle kütüphaneyi aradığı an. Haziranın ilk günleri ve park çok kalabalık. Hangi standın nerede olduğunu orayı bilmeyen, hele ki yaşlı biri asla çözemez. Birden minik minik ilerleyen amcayı görünce sordum, “Bir yeri mi arıyorsunuz?” diye. “Kütüphaneyi” dedi, “Kitap getirdim.” Şimdi bile yazarken duygulanıyorum. 80-85 yaşlarındaki amca, bize kütüphanesinden kitap getirmişti. “Gelin götüreyim sizi” dedim, “Yok tarif edersen ben giderim” dedi. Belli ki o havayı solumak, belki de bu yepyeni ve farklı direnişi telaşsız yaşamak istiyordu. Tarif ettim ve kütüphaneye gitti. Ben orada durdum kaldım işte, o an.<br />
<br />
Diğeri de video ve fotoğraf çekmekten harap olmuş telefonumu cebime koyduğum ve Garanti Bankası’nın önündeki direğe yaslanıp Taksim Meydanı’nı izlediğim akşamdı. 7 Haziran 2013. Bir yerlere kaydetmenin ötesine geçmem gerektiğini düşündüm. Yarım saat sadece izledim. O görüntüyü, duyguyu kaybetmemek için uzun uzun izledim insanları; gaz maskesi, bayrak, karpuz, Anonymous maskesi satanları… Çeşitli parti ve örgütlerin bayrakları, köfte ve balık-ekmekçilerin dumanı sarmıştı meydanı. Fonda Edip Akbayram çalıyordu. Taksim’de her türden insan vardır derler ya, asıl o an herkes oradaydı işte. Hiçbir fotoğraf karesinin anlatamayacağı o anlar zihnimde kazılı.
<br />
<b><br /></b>
<b>B.Y.: <a href="http://betulkarayildiz.blogspot.com/2013/08/benim-gezi-deki-kahramanm.html" target="_blank">Bir önceki yazımda </a></b>da senin sosyal duyarlı bir insan olduğundan bahsetmiştim. Pek çoğumuz klavyelerimizle, iPhonelarımızla, sosyal medya hesaplarımızla duyarlıyı oynuyoruz. Senin tutkun nedir? Seni herhangi bir olayda hemen sokağa düşüren güç nedir?<br />
<b><br /></b>
<b>N.B.:</b>Bu şehir hepimizinse, bu şehirde yapılacak herhangi bir değişikliğe ihtiyaç olup olmadığına birlikte karar vermeliyiz. Kimse kendi amaçları uğruna, şehre istediği gibi bir şekil veremez. Ama bundan da öte, benim evden çıkıp yola düşmeme sebep geçmişimin yok olmasını istememem. Yerine konulamayacak şeylerden biri de yaşanmışlıklar. Akademisyen Serhan Ada, geçen sezon bir tiyatro buluşmasında, “Mekanı yere dönüştüren insanlarıdır” demişti. Bu söz çok doğru. Şehirleri ve mekanları var eden, oraları anlamlı kılan şeyler, oradaki hatıralar ve insanları. Bizi ve hatıralarımızı hiçe sayıp; yakıp yıkanlara karşı, “Bir saniye, biz bunu istemiyoruz” demeye hakkımız var. Beni sokağa çıkaran dürtü bu.<br />
<b><br /></b>
<b>B.Y.: </b>Mesela ben yıllarca hep eleştirdim durdum kendi neslimi apolotik(!) diye. :) Keşke 60'lardaki 70'lerdeki gençlerin ateşinin %10 u bizde olsa derdim. Sen ne düşünüyorsun bu konuda? Biz apolotik gençler miyiz? İşin heyecanına kapılıp mı döküldük dokaklara 10 gün boyunca?<br />
<br />
<b>N.B.: </b>Hiç de apolitik olmadığımızı gözlerimle gördüm, bizzat yaşadım. Bence biz biriktirmişiz ☺ Son yıllarda hayatıma ve başkalarının hayatına müdahale edildiğini gördüğüm an hiç çekinmeden yapmam gerekeni yapıp orada bulunuyorum. Sahip olduğun bir şeyin elinden alınmasını istemiyorsan, üstelik bu sana sorulmadan yapılıyorsa, orada bir durup düşünmek gerekiyor.<br />
<b><br /></b>
<b>B.Y.: </b>Daha önce neden böyle olmadı? Bu olaylardan çok kısa süre önce benzer bir vakayı Emek Sineması eyleminde yaşadık. Orada neden kimse bu kadar ayaklanmadı peki?<br />
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>N.B.: </b>Ah Emek Sineması deyince, derin bir nefes almak istiyorum. Sanırım daha önceki yürüyüşlerin bu kadar etkili olmaması, ‘bir’ ağaç dediğimiz ama aslında gücünün hepimizi nasıl sarstığını es geçmemizden… Ben gerçekten Gezi Parkı’nda nefes alabildiğimi hissediyordum ve iyi ki hala hissedebiliyorum. Şehrin her yerini kaplamış çirkin yapılardan birini neden orada görelim ki? Nefes almamı engelleyecek bir girişimi de görünce, insanlar “Yok artık” düşüncesiyle bir araya geldi.<br />
<br />
Fakat Emek Sineması için, çoğu insanın kafasında, “Yahu yine sinema olacakmış işte, niye bu kadar diretiyorlar. Hem eskiymiş, ne güzel yenisi olacak” düşüncesi vardı. Birbirinden çok farklı gibi görünse de, ikisi de bizim kararımızla usülüne uygun olmalıydı. Biri tüm yürüyüşümüze, çığlıklarımıza rağmen anılarımızla birlikte kayıp gitti elimizden ama Gezi Parkı bizimle ve bizimle kalacak.
</div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>B.Y.: </b>Sana önce kendi adıma sonra da benimle aynı fikirde olanlar adına teşekkür ediyorum Nihancım. Bütün olaylar boyunca aklımda hep sen vardın biliyor musun? Vay be diyordum kendi kendime aylarr öncesinden Nihan Gezi Parkı eylemlerindeydi. 15-20 kişilik kalabalıklarla. O cılız sandıım ses ne hale geldi diyordum. İyiki sen ve senin gibi insanlar varsınız.</div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>N.B.: </b>Ben teşekkür ederim. Gezi Parkı’yla ilgili birçok haber yapmama rağmen, kişisel bir yazı yazmaya fırsat bulamamıştım Böylece Gezi’nin bana neler hissettirdiklerini senin aracılığınla bir nebze anlatmış oldum.
Asıl Taksim Dayanışması iyi ki var, Taksim Nöbeti ile başladı her şey esasında. Keşke daha fazlasını yapabilseymişim, yapabilseydik diyorum. İnsan bu raddeye geleceğini tahmin edemiyor ama artık her şeyin, aniden nasıl boyut değiştireceğini çok net gördük. İyi de oldu tabii, birbirimizi tanıdık, birbirimizle barıştık. Fakat, yitip giden kardeşlerimizin acısı dinmeyecek; tek dileğimiz suçluların cezasını çekmesi. Ve umarım yaralanan binlerce insan bir an evvel eski sağlığına kavuşacak. 28 Mayıs’ta Gezi Parkı’nda “Taksim bizim, İstanbul bizim” diyorduk. Bundan sonra, “Her yer Taksim, her yer direniş”.
</div>
<div>
<br /></div>
Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-53690769130722930332013-08-06T05:48:00.000+03:002013-08-06T05:48:18.773+03:00Gecenin Şarkısı - Aslolan AşktırGecenin Şarkısı bu sefer "Aslolan Aşktır"!<br />
<br />
Sertab neler söylemiş dinleyin bakalım.<br />
<br />
Sözleri aşağıda...<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/ugntYyqvpHA?rel=0" width="420"></iframe><br />
<br />
Susma konuşalım,<br />
Dersen ona da evet <br />
İster savaşalım <br />
İster barışalım <br />
<br />
<a name='more'></a><br /><br />
İster daha uzak<br />
Ya da yakın durarak <br />
Sen seç ben uyarım <br />
Aslolan aşktır <br />
<br />
Gidiyorum bu defa bitti derken<br />
<br />
Bir adım geriye uzlaştık<br />
Çünkü ortalama bir aşktık <br />
Şiddeti vasatın altında <br />
Zora gelince kaçtık <br />
<br />
Ne sen canım ne ben<br />
Göze alamazdık <br />
Aşk bu ölüme eştir <br />
Bizse sıradandık <br />
<br />
Daha çok yolumuz var<br />
Muhtelif konumuz var <br />
Önce durulmalı <br />
Sonra kibar kibar <br />
<br />
Gidiyorum bu defa bitti derken <br />
<br />
Bir adım geriye uzlaştık <br />
Çünkü ortalama bir aşktık <br />
Şiddeti vasatın altında <br />
Zora gelince kaçtıkBetül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-71758772955280212252013-08-05T13:12:00.002+03:002013-08-05T13:13:27.698+03:00Depeche Mode vs. Dior! Secret Garden 2- Versailles'Bugünlerde reklamlara takmış olabilirim. <b><a href="http://betulkarayildiz.blogspot.com/2013/07/ford-ve-aptal-tv-reklamlar.html" target="_blank">Ford'un iğrenç reklamlarından</a></b> sonra <b><a href="http://betulkarayildiz.blogspot.com/2013/08/the-british-are-coming-wait-italians.html" target="_blank">Fiat </a></b>yüzümü güldürmüştü ki son 1 aydır yazısını yazmak isteyip yazmadığım Christian Dior reklamına sonunda sıra geldi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmNizs6aVsze-deAB669waMcsK6npm2N6DKaEZZqMzD-A8V66NiBZvUD8jj9sZeH1xPFyo75a7SOAheFl2peKpfcvb1D0NksBqNh0n-Awj8jQyX8ImkGscnLw2wX1Y4nWvTF-CQWe9DvG2/s1600/ne_desem_yalan_olur_dior_reklami2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="207" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmNizs6aVsze-deAB669waMcsK6npm2N6DKaEZZqMzD-A8V66NiBZvUD8jj9sZeH1xPFyo75a7SOAheFl2peKpfcvb1D0NksBqNh0n-Awj8jQyX8ImkGscnLw2wX1Y4nWvTF-CQWe9DvG2/s320/ne_desem_yalan_olur_dior_reklami2.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Bu reklamda yine Hulu Plus'ta karşıma çıktı. Hatta şaşırdım bile. Normalde Hulu'nun target yaparak reklamları çıkarması lazımdı. Sanırım reklam Lost izlerken filan çıktı karşıma. :D Pek kel alaka bir hedef kitle belirlemesi geldi zira reklamın sıklığı fazla değil.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Neyse reklama dönecek olursak, biraz depresif biraz sanatsal biraz sıradışı bir şey var karşımızda. Daha önceki <b><a href="http://www.youtube.com/watch?v=0vmjmkNRLgk" target="_blank">Secret Garden 2012'den</a></b> biraz daha <i>creepy</i> diyebilirim. Ama yine de izletiyor, sevdiriyor kendini kereta. Bunun sebeplerinden biri de kullanılan Depeche Mode' un Behind the Wheel parçasının etkisi olması kuvvetle muhtemel. Zaten bir önceki filmi izleyen herkes ben bu şarkıyı bir yerden çıkarıcam diyebilir. 1980'lerin efsane grubu 2000 doğumlu gençlere gururla yeniden sunuluyor.<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/PSjdnsJepgc?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
Normalde bu reklamı TVde izlediğinizde hiçbir yerde DIOR yazmıyor. Merakla izliyorsunuz ki son karede inciden yapılma bir <i>lorgnette</i> CD karşınıza çıkıyor ve sonra çakıyorsunuz köfteleri. O klasik Dior siyah beyazlarını, d-i-o-r harfli çantalarını vs. vs.<br />
<br />
Ben reklamda en çok bir markanın kendine bu kadar güvenli olmasını sevdim. Dünya para döküp reklam çektiriyorsunuz Allah'ın Versailles'lerinde sonra da logonuzu bile koymuyorsunuz bir kenara köşeye. Cık cık... <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQpodm9Yk3ydZeOSIgHsQRGwEGN7OklP4NknNHTz3fa3pDBExK2NlXfGicbEW1-mGf8C353JbKMcrPQVqhqPM5o03uWOeLN4n7wC_-thTCR6C5UyZzd6ifxFmYmrxzHff5wnhIoVxpgm0I/s1600/ne_desem_yalan_olur_dior_reklami.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="201" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQpodm9Yk3ydZeOSIgHsQRGwEGN7OklP4NknNHTz3fa3pDBExK2NlXfGicbEW1-mGf8C353JbKMcrPQVqhqPM5o03uWOeLN4n7wC_-thTCR6C5UyZzd6ifxFmYmrxzHff5wnhIoVxpgm0I/s320/ne_desem_yalan_olur_dior_reklami.gif" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Hiç biz türklerin aklı alacağı iş değil. Enayilik(!) valla.<br />
<br />
Neyse efendim şarkının uzun versiyonunu dinlemek isteyenler için şuraya buyrunuz...<br />
<br />
<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" height="40" id="gsSong3702405432" name="gsSong3702405432" width="250"><param name="movie" value="http://grooveshark.com/songWidget.swf" /><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=37024054&style=metal&p=0" /><object type="application/x-shockwave-flash" data="http://grooveshark.com/songWidget.swf" width="250" height="40"><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=37024054&style=metal&p=0" /><span><a href="http://grooveshark.com/search/song?q=Depeche%20Mode%20Behind%20The%20Wheel%20(Album%20Version)" title="Behind The Wheel (Album Version) by Depeche Mode on Grooveshark">Behind The Wheel (Album Version) by Depeche Mode on Grooveshark</a></span></object></object><br />
<br />
<small> creepy: Ürpertici, garip<br />
<br />
lorgnette: Elle tututan eski tarz gözlüğe verilen ad. Opera dürübünü olarak da geçiyor.<small>
</small></small>Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-23746751774144367312013-08-04T08:32:00.001+03:002013-08-05T12:03:55.683+03:00The British are Coming... Wait The Italians are Coming :)Bilen bilir tam bir Fiat 500 fanatiğiyimdir. Bazı insanlar nasıl Vosvoscuysa ben de Fiat 500'cüyüm. Özellikle 2007'de Fiat 500'ün 50. yılı sebebiyle çıkarılan yeni nesil Fiat 500'lerde İnci Beyazı olan benim favorim.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOZ6ZuUMB0HJ-w9cHjpmy9t3vHWwb6trJ8WbYuzamYhFq6BB9gq_fRNzaGQ0l9tzubeHjkTdbnxjIAi0y88P0opnscLQ4dd6-NhmgdACaMAIKdTAyFAupUIINPyrv3feh_TLfuojvtPRlS/s1600/Betul_kara_yildiz_ne_desem_yalan_olur.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="268" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOZ6ZuUMB0HJ-w9cHjpmy9t3vHWwb6trJ8WbYuzamYhFq6BB9gq_fRNzaGQ0l9tzubeHjkTdbnxjIAi0y88P0opnscLQ4dd6-NhmgdACaMAIKdTAyFAupUIINPyrv3feh_TLfuojvtPRlS/s640/Betul_kara_yildiz_ne_desem_yalan_olur.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
Fiat 500 sadece bir araba değil aslında İtalyanlar için. Bu araba savaş sonrası İtalya'nın ekonomisine büyük katkıda bulunmuş, İtalya'nın kurtarıcısı, şehir arabalarının ilk örneklerinden biri. Öyle ki <a href="http://www.evmanya.com/urun/120235-tasarim-yayin-grubu-tectum-fiat-500" target="_blank"><b>kitabı</b></a> bile var. O dönemde Avrupada en çok satılan arabalardan biri. Avrupanın eski şehirlerinin, dar sokakları için birebir ve çekirdek aileler için tam bir gezi aracı. Yeni tasarımıyla da Fiat markasının genç ve dinamik yüzü. Bence Fiat çok mantıklı bir hamleyle Fiat 500'ü yeniden üretme kararı almış. İyiki de almış. :)<br />
<a name='more'></a><br />
Benim için en enteresan noktalardan biri de Fiat 500'le New York sokaklarında pek sık rastlaşmam. Normalde Amerika pazarında Avrupa arabaları pek bulunmaz. Ama Fiat 500 yine o şehir arabası sıfatını ön plana çıkararak New York'un pek çok sokağında salınmakta. Tam da New York'taki yalnız yaşayan, genç, bekar, profesyoneller için yaratılmış. Burada Türkiye'dekinin aksine Vosvos ya da Mini Cooper çok fazla göremezsiniz ama Fiat 500'e pek sık rastlarsınız. Ya da algıda çok mu seçiciyim yoksa. :D<br />
<br />
İşte şimdi 5 kişilik 500 L reklamını paylaşma zamanı. Reklamın başında İngiliz colonilerine laf atarcasına The British are Coming... (İngiliz Mini Cooper'ına mı laf atıyor yoksa :) diyor önce sonra Wait!! The Italians are Coming :) gibi bir söylemle devam ediyor ve ortam şenleniyor, kızlar daha bir güzelleşiyor, publar cluba dönüyor. Ortam daha bir Avrupaileşiyor sanki.<br />
<br />
This is gonna start revolution... Ve Amerika İtalyanla tanışır... olaylar gelişir...<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/l2KFMD5xZVE?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
Sizin favori aracınız nedir? Fiat 500? Volkswagen Beetle? Mini Cooper?<br />
<br />
<br />Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-34892913274356893702013-08-03T11:33:00.004+03:002013-08-03T12:44:13.223+03:00Benim Gezi' deki KahramanımHerkes konuştu. Herkes kendince fikrini paylaştı. Birikmişlik vardı pek çoğumuzda. İsyan, şaşkınlık, umut, harekete geçmenin verdiği canlılık vardı sözlerimizde, eylemlerimizde, duruşumuzda...<br />
<br />
Bir süredir takip etmiyorum olayları, olaylardan sonra olanları. Sebebi uzak olmak belki de, uzakta olup elinden bir şeyler gelememesi. Hatırlıyorum da olayların en sıcak günlerini Twitterda kimseden twit gelmeyince deli olmuştuk Fatih'le. En sonunda baktık 7 saat farkla birlikte uyuyamaz hale geldik burada.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS37_eVUk7AH86vYQatG40n6Xt4RWob64ErFxeRNaNd3rxjdA_1SOF1sI3QVUx7hyphenhyphenUjohWLbBKg2Ji-mco6Zw_Lb-SXvftoRIrrMU3gBmcC8urFS2sFzyoncHLoeLYAPEUxJtL0NgEPJ9B/s1600/Betu%CC%88l_Kara_Y%C4%B1ld%C4%B1z_ne_desem_yalan_olur.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="148" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS37_eVUk7AH86vYQatG40n6Xt4RWob64ErFxeRNaNd3rxjdA_1SOF1sI3QVUx7hyphenhyphenUjohWLbBKg2Ji-mco6Zw_Lb-SXvftoRIrrMU3gBmcC8urFS2sFzyoncHLoeLYAPEUxJtL0NgEPJ9B/s320/Betu%CC%88l_Kara_Y%C4%B1ld%C4%B1z_ne_desem_yalan_olur.png" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_BqZo-9ZkP2syEc9jkSwEFvXjgEzO1nkEuHM87vJ02ifmCtOFKU4GpSIslz6hMmX8WiZrvJ0r2MATl-52VcbwF8moxyaJZxPpKsGe048_EFA_yc28ntXCjasE6LRqUZgdkJa4Sfs9XnIp/s1600/Betu%CC%88l_Kara_Y%C4%B1ld%C4%B1z_ne_desem_yalan_olur2.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="126" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_BqZo-9ZkP2syEc9jkSwEFvXjgEzO1nkEuHM87vJ02ifmCtOFKU4GpSIslz6hMmX8WiZrvJ0r2MATl-52VcbwF8moxyaJZxPpKsGe048_EFA_yc28ntXCjasE6LRqUZgdkJa4Sfs9XnIp/s320/Betu%CC%88l_Kara_Y%C4%B1ld%C4%B1z_ne_desem_yalan_olur2.png" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Sonra karar verdik artık çok fazla karıştırmayacaktık interneti. Ne kadar dayanabilirsek artık. Bütün arkadaşlarımız hemen hemen her gece sokağa çıkıyordu hakkını aramak için. Acaba birine bir şey olur mu diye endişeyle beklemek, burada uzakta beklemek ve hiçbir şeyin elden gelmemesi ne kadar kötüydü. </div>
<a name='more'></a><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
----------</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Lisedeydim bu parti kazandığında. Liseden beni tanıyanlar bilir ki hayalim Siyaset Bilimi okumaktı. Okuldaki hocalarımla oturup Türkiye'nin dış siyasetini konuşurduk. Onların da ayrıca hoşuna giderdi bendeki bu ilgi. Özellikle oturup sohbet ederdik bazen bu konular hakkında. O dönemki gazeteciler farksızdı şimdikinden. Ne övgüler ne methiyeler diziliyordu sayın devlet başkanı hakkında. Avrupa Fatihiydi. Beden dilinde uzmandı, Rahmetli Ecevit filan yanında sıfır kalıyordu dış politika, siyaset vs. konularında. Sonra konuşmayı beceriyordu. Sahi ne güzel kandırıyordu. Ne tatlı dilliydi...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Ben bu arada sürekli şikayet ediyordum. Değiştiklerini söylediler, ılımlı islamcıyız hoş görülüyüz dediler, hepsi birer tatlı kandırmacaydı. Kimler inandı kimler alındı bu tatlı yalanlara... Ateşli tartışmalardan vazgeçmedim, korkmadım, birileri fikrini söylemye çekinirken ben hep kavga ettim. En sonunda ben de pes artık dedim pes ettim. 2009 yılıydı artık gazeteleri, haberleri takip etmeyeceğim diye karar verdiğim tarih. Madem elimden bir şey gelmiyor, madem sadece konuşuyorum o zaman varsın kendi kendilerine istedikleri gibi gütsünlerdi istedikleri her neyse. Ne de olsa benim sesim duyulmuyor ne de olsa herkes çıkarı peşindeydi... Atamızın yüz karası gençlerinden biriydim işte ben de. Damarımdaki kan asil miydi uyuşuk muydu artık ayırt edemiyordum.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
En iyisi hiç düşünmemekti. Böylelikle sinir olmayacaktım artık. Çevreme duyarsız kalmaya çalışacaktım ben de diğerleri gibi.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
----------</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Olayların 4. günüydü. Çadırlar ateşe verilmeden saatler öncesi ben New York Public Library'de çalışmaya çalışırken sürekli FB' taki olaylara bakıcam diye yarım bırakıp işlerimi düşünmeye başladım. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Sonra baktım çalışamıyorum da adam gibi, Brayant Park'a geçtim. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Ne kadar da manidardı benim için durum. İstanbul'un kalbinde bir park için direnen gaz yiyen kırmızılı kadın, New York'un göbeğinde iş çıkışı çimlere yayılmış, yoga yapan, hulahop çeviren New Yorker kadınlar... Parkın tadını çıkarırken Deniz'in gelmesini beklemeye başladım. Bu sırada ne yapabileceğimi düşünmeye devam ediyordum. Bir şeyler yapmalıydık. Fiziki bir yardımı dokunmasa da birilerine dokunsundu yaptığımız. Tıpkı benim kahramanımın bana aylar önce dokunduğu gibi. Aklımda hep onun paylaştığı o fotoğraf ve benim beynimde dönüp duran iç sesim. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Derken Deniz geldi. Ben metni hazırladım. Deniz de çevreyi kolaçan edip kimlerle konuşabileceğimize karar vermeye çalışıyordu. Sonra o hulahop çevirenlerin arasında Deniz'in bir arkadaşını gördük o bizim itici gücümüz oldu ona derdimizi anlatıp ilk kareyi aldık. Derken başka kızlar bulduk. Her defasında birimiz gidip konuşuyordu gruplarla. Bir sürü insan vardı İstanbul'u görmüş, Taksim'i bilen, neler olduğunu soran ve bizi merakla dinleyen... </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
2 saat boyunca parktaki çeşitli kimselere Türkçe kelimlerimizi teker teker söyleterek zaman harcadık. Bir o kadar da evde düzenlemeleri yapmaya harcadık. New york'ta gece 12 yi aşmış saat 7 sularıydı Türkiye' de biz videomuzu yayınladığımızda... Derken sabah oldu. Deniz'in mesajları kimler kimler paylaşmıştı videomuzu. Hürriyet Web Tv, Ahmet Hakan, Cnn Türk Web TV ve kimler kimler...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/XNAd8B45LGI?rel=0" width="560"></iframe>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Demekki bir şey yapmak için, fark yaratmak için küçücük bir hareket yetiyormuş. Bir arkadaşın paylaştığı bir fotoğraf bile vicdanızı sızlatıp sizi yerinizden kaldırabiliyormuş. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Benim Gezi'deki kahramanım <b><a href="https://twitter.com/nihanbora" target="_blank">Nihan Bora</a></b>'ydı. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFRaRQg7TOYGzt6miHpV4qaO50zkRQbdoEgXBtnBUtY9KArrLjEhefevHjsMJoRffAi1w8ybck_FuM4-WFfI7kV3JqhaAlq7O69r6PuED2fD5EmmBWGAe7A1sjtrDF5PUscC8h28GQwELb/s1600/Ne_desem_yalan-olur.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFRaRQg7TOYGzt6miHpV4qaO50zkRQbdoEgXBtnBUtY9KArrLjEhefevHjsMJoRffAi1w8ybck_FuM4-WFfI7kV3JqhaAlq7O69r6PuED2fD5EmmBWGAe7A1sjtrDF5PUscC8h28GQwELb/s400/Ne_desem_yalan-olur.png" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Aylar öncesinde bu fotoğrafı paylaşmıştı. İçimden geçen şöyleydi: "Yazık bu yapılanlarda cılız bir ses olarak kalacak, kimsenin umurunda bile olmayacak. Herkes kendi derdinde devam edecek yola. İstedikleri gibi yikacaklar Taksimi de Parkı da." Sonra gördüm ki bir kalabalık var ağaçları seven ve çaba sarf eden onlar için. Facebook'taki arkadaşlarımdan hep aynı mesaj;</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
-ben de gidiyorum </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
-ben de oradayım</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
-ben de Geziye gidiyorum siz de gelsenize</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Demekki Nihan boşuna imza toplamıyordu, demekki boşuna değildi çağrısı, küçücük bir hareket bile olsa çığlığa dönüşebiliyordu demek.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Demek Zuccoti Parktaki ihtiyar Amerikalı'ya; "Siz Türkler bir ağaç için bu kadar kavga edecek kadar çılgınsınız demek, Bize biraz daha Atatürk'ten bahsetsenize?" dedirtmek bu kadar kolaydı ha?! </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
İyiki varsın Nihan. İyiki duyarlısın. İyiki biz otururken sen ayaktasın ve bir şeyler yapıyorsun...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Hepimiz için...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Hepimiz adına;</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Teşekkürler.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-67168789032365875652013-07-29T08:52:00.000+03:002013-07-29T08:52:16.599+03:00Don't Forget, Today is a Brand New Day!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0Ee0AmG3yxIllx1EBEmV1GYPe74CwCpT5xO9QFfd7UNpVuTUa9Ozr1JFjlG-zXlMGZgRt23EBEyKjrspT9wwzzmLJ5SSHU2F7eaw7nZGQqaSYC_FeRXhuEmWwkUUt39hnNFDmi80a_lKS/s1600/555023_518298644888454_306231039_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0Ee0AmG3yxIllx1EBEmV1GYPe74CwCpT5xO9QFfd7UNpVuTUa9Ozr1JFjlG-zXlMGZgRt23EBEyKjrspT9wwzzmLJ5SSHU2F7eaw7nZGQqaSYC_FeRXhuEmWwkUUt39hnNFDmi80a_lKS/s1600/555023_518298644888454_306231039_n.jpg" /></a></div>
<br />Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-73342695253361517042013-07-29T08:03:00.000+03:002013-07-29T08:07:00.517+03:00Ford ve Aptal Tv ReklamlarıUzun süredir televizyon adına Hulu kullanıyoruz. Hulu'da izlediğimiz bazı diziler var onları bu şekilde takip etmek daha kolay oluyor. Hulu Plus için ayda 9,99 dolar ödemeniz gerekiyor. Hulu'da Lost, The IT Crowd, Heroes, Desperate Housewives, Glee gibi eski dizileri Smash, Mitresses, Master Chef, SNL gibi devam eden programları bulabilirsiniz. Bu durumda ayda 9,99 dolar oldukça uygun görünüyor.<br />
<br />
Neyse sorunumuz Hulu'daki programlar değil Hulu da bu programları izlerken milyon kere maruz kaldığınız reklam filmleri. Bunlardan en iğrençleri de nedendir bilmiyorum Ford Reklamları oluyor.<br />
<br />
En son izlediğim 3 reklamında uzay ve uzaylılar temasını işleyen Ford'un probleminin ne olduğunu merak ediyorum.<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/igRlyBBOCJs?rel=0" width="560"></iframe>
<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Nefret ettiğim ilk reklam filmi C-max markasına ait. Otomobilin Hybrid özelliğine dikkat çekmeye çalışan ve her fırsatta Prius'u taşlayan Ford, reklamında uzaylılar dünyadaki ultimate teknolojiyi buluyorlar. 3 tane hybrid araba bir sokakta artarda dizilmiştir. İlk olarak Prius'u gören uzaylı abilerimiz onu reject eder ve Ford C-max' i bulurlar ve onu arşa çekilen İsa misali ufolarına doğru yükseltirler. Reklamın yüksek teknoloji mesajını vermeye çalışması dışında hiçbir yaratıcılık örneği yoktur ki bu reklamın benzerini seneler önce Toyota'nın Yaris modeli için izlemiştik.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/XFdRVjzjGxc?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
Hulu sayesinde nefret ettiğim bir diğer Ford reklamı da Fusion modeline ait. Bu reklam filminde de bir çift, park yerinde etraflarına bir bakarlar ki bütün arabalar aynı (yine toyotaya laf sokma). Uzaylılar tarafından hipnotize edilmişe benzer bir genç <b>Join Us</b> der ve bizim çift kaçmaya başlar. Sonra parkın çıkışında buldukları bir Ford Fusion'a binip kaçarlar. Mutlu Son.<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/8P_dfhLjxAU?list=PLCFM1h5Oz66jC-Mkny-fhk29qsAYHv7Kz" width="560"></iframe>
<br />
<br />
<br />
Son reklamında ise arazi aracı sınıfında olduğunu sandığım f-150 yi görüyoruz bir Ufo yu şehir merkezinden dışarı doğru çekiyor. Daha fazla yorum yapmama zannedersem gerek yok.<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/JS5NotyHUgQ?list=PLCFM1h5Oz66jC-Mkny-fhk29qsAYHv7Kz" width="560"></iframe><br />
<br />
Sonuç olarak Ford' un bu son dönemde uzaylılarla bir alıp veremediği var ya hayırlısı.<br />
Verdiği mesaj teknolojisi olabilir ama inanın benim her defasında midem bulanıyor dış sesini dahi duymamla birlikte.<br />
<br />
Bir sonraki yazımda sigorta şirketi Geico reklamlarından bahsedeceğim.<br />
<br />
Görüşmek üzere.Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-46251921737625235132013-07-17T02:35:00.000+03:002013-07-17T02:37:46.686+03:00Gecenin Şarkısı - Nazende SevgilimSözleri o kadar güzel ki.<br />
<br />
Bu güzel akşama da yine Ezgi'nin Günlüğü bu şarkıyla eşlik etsin bakalım.<br />
<br />
<br />
<span style="text-align: center;"></span><iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/ELDbTcU38eo?rel=0" style="text-align: center;" width="420"></iframe><br />
<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<i>değdi saçlarıma bahar gülleri</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>nazende sevgilim yâdıma düştün</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>sevenin bahtına bir güzel düşer</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>sen de tek sevgilim aklıma düştün</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>nazende sevgilim yâdıma düştün</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><br /></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>gözlerim yoldadır, kulağım seste</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>ben seni unutmam en son nefeste</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>ey ceylan bakışlım, ey boyu beste</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>gurbette sevgilim aklıma düştün</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>nazende sevgilim yâdıma düştün</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><br /></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>sensiz dağ yoluna çıktım bu seher</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>öksüz kumru gibi güller lâleler</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i> "sen niye yalnızsın?" sordular eller</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>gurbette sevgilim aklıma düştün</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>nazende sevgilim yâdıma düştün</i></div>
Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-56202015722395007762013-07-13T08:07:00.001+03:002013-07-13T08:07:37.889+03:00Yok Böyle İcat: Never Wet Yok böyle bir şey.<br />
<br />
Adıyla müsemma bir ürünle tanışacaksınız, <b><a href="http://lancasteronline.com/article/local/861483_Magical-NeverWet-arrives-in-stores.html" target="_blank">Never Wet</a>. </b>Tam bir çılgınlık. Videoyu izleyince heyecanımı çok daha iyi anlayacaksınız ama bu ürünü kullandığınızda elbiseniz, bez ayakkabınız, telefonunuz ıslanmıyor.<br />
<br />
Benim videodan anladığım bu ürünü kullandığınız eşya neyse onun üzerinde kaygan bir yüzey oluşuyor sanki ve üstüne dökülen her ne ise eşyanızın dokusuna tutunmasını engelliyor.<br />
Çikolata soso ya da hardal kesinlikle leke oluşturmuyor.<br />
<br />
Boş bir karton kutuun içine Never Wet kullanın ve içinde biralarınızı ve poşet poşet buzlarınızı koyup ev yapımı buzdolabı edinin. Devamı aşağıdaki videoda. İzleyin bayılacaksınız bu ürüne.<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/DZrjXSsfxMQ?rel=0" width="560"></iframe>Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-11298817609416564012013-07-12T02:06:00.001+03:002013-07-12T08:39:42.447+03:00Bir Starbucks ReklamıAmerikaya geldiğimden beri severek izlediğim bir şov var, <b><a href="http://www.nbc.com/saturday-night-live/" target="_blank">Saturday Night Live</a></b>. SNL, özellikle New York'da fenomen. Nasıl olmasın ki. Öyle bir şov düşünün ki skeçlerinden filmler ortaya çıksın, (15 kadar film SNL skeçlerinden uyarlanmış.)11 Ekim 1975'ten beri yayın hayatı devam etsin ve tanıdığımız dünyaca ünü pek çok komedyen bu şovla adını duyursun. SNL mutfağından çıkma isimlere gelecek olursak, Chevy Chase, Bill Murray, Eddie Murphy, Billy Crystal, Robert Downey Jr., Ben Stiller, Mike Myers, Adam Sandler, Will Ferrell, Jimmy Fallon ve daha kimler kimler.<br />
<br />
Genellikle gündeme değinen, siyasileri hicveden, reklamlarla dalga geçen, kısacası o dönemde çevrenizde ne varsa sizi güdürecek SNL'de de bir skeçi olması muhtemel. Ayrıca dünyaca ünlü film yıldızları, müzisyenler ve bazı bağımsız müzik toplulukları her hafta starring guest olarak SNL' e katılıyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibIYsF_ToYqL8jPzndqLOdklCgAsBtgJgyBGtWWb2gyRlKetlmjqO2cBO7FPAPM1x0Z21jrApfxjCchahf8p5XAk3G29h9MnrDic4UwRUrxQSzuKKr22VYZ2xCr8W5DXyw6PMo1TaEa1zo/s1600/betu%CC%88l+y%C4%B1ld%C4%B1z+blog+image.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="140" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibIYsF_ToYqL8jPzndqLOdklCgAsBtgJgyBGtWWb2gyRlKetlmjqO2cBO7FPAPM1x0Z21jrApfxjCchahf8p5XAk3G29h9MnrDic4UwRUrxQSzuKKr22VYZ2xCr8W5DXyw6PMo1TaEa1zo/s400/betu%CC%88l+y%C4%B1ld%C4%B1z+blog+image.png" width="400" /></a></div>
<br />
Bu yazının sebebi ise aslında SNL tarafından çekilen aşağıdaki Starbucks Verismo reklamı.<br />
<a name='more'></a><br />
Bu reklam yalnızca SNL programında yayınlanmadı. Şu an HULU gibi bazı kanallar aracılığıyla yayınlanmaya devam ediyor.<br />
<br />
Verismo Starbucks'ın geçtiğimiz kış ayında tanıttığı yeni kahve makinesi. Sistem Nestle' nin Nesspressosuyla aynı şekilde işliyor. Kahve makinenizin kapsüllerini Starbuckslardan temin ediyorsunuz.<br />
<br />
Efendim bana göre bir marka yeri geldiğinde kendiyle dalga geçmeli. Hatasını bilmeli ve buna göre davranmalı. Hatasını gerekirse ulusal yayın yapan kanallarda reklamını gösterecek kadar iyi bilmeli. Hatasından mizah çıkarmalı.<br />
<br />
<b><a href="http://betulkarayildiz.blogspot.com/2010/08/hey-starbucks-neler-oluyor-dostum.html" target="_blank">Starbucks hep Türkiyedeki lovemarklarımdan olmuştu</a></b> taa ki Gezi Parkı olaylarına kadar. Ne yazıkki Starbucks, globalde sergilediği başarısını yerele yansıtamadı bu noktada. Sebep bana göre tabi ki Türk yöneticiler. Bırakın markasının hatasıyla dalga geçmeyi; kendisiyle dalga geçmeye tahammülü olmayan, hatalıydım demeyi bilmeyen, özür dilemenin en büyük kendini tanıma yöntemi olduğunun farkında olmayan biz Türklerin bu bakış açısından öğreneceği çok şey var sanırım. <br />
<div>
<br /></div>
Vee şimdi REKLAMLAR!<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="281" mozallowfullscreen="" src="http://player.vimeo.com/video/57927823" webkitallowfullscreen="" width="500"></iframe><br />
<a href="http://vimeo.com/57927823">SNL - Starbucks/Verismo</a> from <a href="http://vimeo.com/imantosh">Imanol Atchet</a> on <a href="https://vimeo.com/">Vimeo</a>.Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-89036584539785813302013-07-09T08:09:00.001+03:002013-07-09T08:11:52.446+03:00New York'ta Simit KeyfiAn itibariyle sahuru bekliyoruz New York semalarında. İlk sahurda soframızı bir Türk gururu olan simitle şenlendireceğiz.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Dün her zamanki gittiğim kütüphaneden farklı bir yere gtmek istedim. Batı yakasındaki Lincoln Center'ın arkasındaki başka bir şubesi bulunan New York toplum kütüphanesinin yolunu tutttum bu kez. Fatih yüzlerce kez bu kütüphanenin sandalyelerinin çok rahat olduğunu anlatmıştı. Nitekim ben başka bir kütüphane girişinden girmiş olmayım onun bahsettiği yerde değildim bugün kesinlikle.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Neyse eve dönmeden aklıma bizim simitçinin batı yakasında olduğu ve benim de aynı yerde olduğum gelince hemen Google haritama sarılıp tam yerini öğrendim. Ben 66'daydım. <b><a href="https://twitter.com/simitandsmith" target="_blank">Simit&Simith</a></b> de 72'de. Sadece 6 blok fark ve yuppieahh!!!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgircxIH6C5G952GUtI0zZs_ky1KF96yYuLhUoSPjMLZJlEf6hPUn9avFAWINYSRSAQvlfWhBI3leuSTIOSJae5BGc8Bk_KT9BPcdG54HKPOXJ0yziBQq3fZ2FF7AsMdZPA-nZ875ro08cM/s1600/521323_393524057402873_1070639110_n.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgircxIH6C5G952GUtI0zZs_ky1KF96yYuLhUoSPjMLZJlEf6hPUn9avFAWINYSRSAQvlfWhBI3leuSTIOSJae5BGc8Bk_KT9BPcdG54HKPOXJ0yziBQq3fZ2FF7AsMdZPA-nZ875ro08cM/s200/521323_393524057402873_1070639110_n.png" width="181" /></a></div>
<br /></div>
<div>
<br />
<a name='more'></a><br /></div>
<div>
Simitçiye doğru yürürken batı yakasının doğu tarafına göre daha gotik bir mimariye sahip olduğunu fark ettim. Daha önce hiç bu gözle bakmamıştım açıkçası. Yolda simit hayalleri kurarken bir yandan da çevremi gözleyerek yürüdüm biraz. Zaten New York'un en güzel tarafı sürekli sokaklarda yürümek değil mi? Tabi hava daha sıcak değilse. :)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlty33yUj96mFKtPXN_dmHsd5RrMG9h0ldhsVL1bUO6x77xUns-v_LMMH5EfVMG7FaQ1q8U-FccqMggAQtaDiMawM6-mtDgyayTC1dpRm6H1NoRrnQExMDVTKdd4fXifUy-sisVvelu1vL/s1600/photo.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlty33yUj96mFKtPXN_dmHsd5RrMG9h0ldhsVL1bUO6x77xUns-v_LMMH5EfVMG7FaQ1q8U-FccqMggAQtaDiMawM6-mtDgyayTC1dpRm6H1NoRrnQExMDVTKdd4fXifUy-sisVvelu1vL/s400/photo.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<br /></div>
<div>
Simitçimize daha önce 2 kez gitmiştim. Hatta ilk gidişim resmen yılbaşı gecesiydi. :) Duyduğumda o kadar sevinmiştim ki tembellik yapmayıp taa doğu yakasından batı yakasına geçmeyi tereddütsüz kabul ettim. Bir de demleme çay olduğunu gördüğümde göz yaşlarımı tutamayacaktım neredeyse. Her zaman olduğu gibi yine birileri vardı. Üstelik yine Türk değil tipik Amerikalı kardeşlerimizden. Neyse ben hemen 2 tane klasik simit sipariş verdim. Ödememi yaparken bir de ne göreyim poğaça yapmaya başlamışlar. Hemen atladım tabi 2 adet de poğaçaya. Birisi zeytinli birisi beyaz peynir ve maydonozlu. Fiyatlar TR ye göre tabiki uçuk ama bizim için ölesiye bir zevk bu lüksü burada bulabilmek.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9_5Zesb89PjGM0Dqn2X3ee8Q7dHlMSp4_DsgqkPR3KYKretaWm_7TzeeRMTsi8301PWOUqFzfzMa5xAqGUBnqu3dpzGoJrcxIiIwhDiK41VB00xOHrEqeH73sihbvlk6zmdNoGSK9Bbg-/s1600/375095_464777213610890_1736642473_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="186" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9_5Zesb89PjGM0Dqn2X3ee8Q7dHlMSp4_DsgqkPR3KYKretaWm_7TzeeRMTsi8301PWOUqFzfzMa5xAqGUBnqu3dpzGoJrcxIiIwhDiK41VB00xOHrEqeH73sihbvlk6zmdNoGSK9Bbg-/s320/375095_464777213610890_1736642473_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Vee öğrendiğim kadarıyla insanlar baya seviyormuş bizim simiti. Tabiki sevecekler şu iğrenç bagel'a 13947238648564857846785467945 bastığı için doğaldır yani. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kısacası New York'ta simitçi olduğundan haberi olmayan sen sevgili dostum benim bu yazımla artık farkındasın bırak simiti poğaça bile var. Adrese gelince aşağıda haritayı da bulabileceksin ama kısaca 72nd St. btw Columbus and Amsterdam Ave.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<iframe frameborder="0" height="350" marginheight="0" marginwidth="0" scrolling="no" src="https://maps.google.com/maps?daddr=40.777878478042965,-73.97978611625746&ie=UTF8&ll=40.777878,-73.979786&spn=0.006295,0.008313&t=m&output=embed" width="425"></iframe><br />
<small><a href="https://maps.google.com/maps?daddr=40.777878478042965,-73.97978611625746&ie=UTF8&ll=40.777878,-73.979786&spn=0.006295,0.008313&t=m&source=embed" style="color: blue; text-align: left;">Daha Büyük Görüntüle</a></small><br />
<br />
Şimdi en kısa zamanda gidip simitini yiyip sonra da bana teşekkürünü edebilirsin. Şimdiden mühim değil canım kardeşim.<br />
<br /></div>
Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-67364401722480725162013-07-08T23:20:00.001+03:002013-07-09T06:08:53.192+03:00Brooklyn'de bir Köfte ZiyafetiSadi Tekin'i bilen bilir. Kendisi tam bir köfte fanatiği. Üstelik çok da güzel yapıyormuş. Dünkü köfte partisi vesilesiyle öğrenmiş bulundum.<br />
<br />
Dün, Willimburg civarlarında Fada'daydık. Aslında Fransız restaurantı olan sahipleri çok güzel bir iş çıkarmış. Ben birden fazla farklı bölmesi olan cafeleri restaurantları oldum olası çok sevmişimdir. Fada 'da aynen bu şekilde. Bir bar, bir bahçe alanı, bir koridorumsu ama masaların olduğu geçiş alanı ve bir de daha genişçe olan yine barı olan ana restaurant kısmı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjD3dTVUZHHXiV20SlSzgRNOxJ8Y38NdXFETItIuX1OfTmh7pen5__iZ2Jz4yNoTS0Vkan3ohBifqxgvB21uKLGKV74lCvB4dr7SQ4KNv6mDHcvf0l4e4AyMHMeMpJS5rqBQuAQT9IqXrY/s1600/255396_442964532390294_1380190156_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjD3dTVUZHHXiV20SlSzgRNOxJ8Y38NdXFETItIuX1OfTmh7pen5__iZ2Jz4yNoTS0Vkan3ohBifqxgvB21uKLGKV74lCvB4dr7SQ4KNv6mDHcvf0l4e4AyMHMeMpJS5rqBQuAQT9IqXrY/s400/255396_442964532390294_1380190156_n.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Fransız restaurantında Türk köftesi ne alaka diyenlere cevabımız mekanın sahiplerinin Türk olması olacak tabiki. Dahası dünkü lezzetli köfte partisinin <a href="https://www.facebook.com/events/513011068754392/" target="_blank">2. kez düzenlenmesi</a>. Sadi' nin ne kadar başarılı köfte yaptığına dün bizzat şahit olduk.<br />
<br />
<a name='more'></a><br /><br />
İşin tatlı tarafı çok fazla bir araya gelmeyen Türk kominetesi bu vesileyle dün büyük bir çoğunlukla oradaydı. Birçok yeni insanla da tanışma fırsatı bulduk. Vize türünü değiştirmeye çalışan arkadaşlarla klasik sohbetimizi ettik. Hangi avukat en iyi avukat sorusu yine döndü durdu sohbetimizde. Sektörden konuşuldu. Türkiye'deki olaylardan birazcık konuşuldu. Sanırım artık olayların etkisi bizim tarafta da azalmaya bailadı. Ama en azından karnımız müthiş doydu.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiq2ntK9snLxB73psBcpPq3khVkcOHy5U32oPH4eiPr1mO2moqfVLTktjdqZZArhrCMvaLFTNt_CG91T6T86qgHdk91MisoVh1F6POFARMo0ZftIFGHi31YPNX7nN04s6t9SKpOi16DR_Rm/s1600/1012167_615371265163442_954051740_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiq2ntK9snLxB73psBcpPq3khVkcOHy5U32oPH4eiPr1mO2moqfVLTktjdqZZArhrCMvaLFTNt_CG91T6T86qgHdk91MisoVh1F6POFARMo0ZftIFGHi31YPNX7nN04s6t9SKpOi16DR_Rm/s400/1012167_615371265163442_954051740_n.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Sadi'nin sayesinde resmen Beşiktaşta genelde stad çevresinde sıralanan, o tablalarda yapılan köftenin tadını aldık.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmztXDo-tk4v4QFdeNnGlGhs2XtemNE5jrCt0ne8jdATQyRQkkqhlG5YoW3o-7_3AaWw18PYHpP2Jfq2EuSzfyhz8JyxR0HR6lebBm8jA_qr1NGrHz6ArHxID9m51-nQCOLvdq-W5JQp9E/s1600/1003420_10151520857760893_548205180_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmztXDo-tk4v4QFdeNnGlGhs2XtemNE5jrCt0ne8jdATQyRQkkqhlG5YoW3o-7_3AaWw18PYHpP2Jfq2EuSzfyhz8JyxR0HR6lebBm8jA_qr1NGrHz6ArHxID9m51-nQCOLvdq-W5JQp9E/s320/1003420_10151520857760893_548205180_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-59176802072218442282013-05-30T06:55:00.000+03:002013-07-12T06:58:10.768+03:00Gezi'ye Bir Destek de New York' tan!Burada bilgisayar başında oturup orada hiçbir şey yapamamak beni çıldırtıyor.<br />
<br />
Elimden bu geldi.Umarım orada bulunan sizlere birazcık olsun moral olur.
Yalnız değilsiniz. Ne kadar uzakta olsak da aklımız sizlerle.<br />
<br />
Kısık sesinizden bir çığlık oluşuyor, emin olun buna.<br />
<br />
Hepinize teşekkür ederim.<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/XNAd8B45LGI?rel=0" width="560"></iframe>Betül K. Yıldızhttp://www.blogger.com/profile/11227507625988439039noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-35502990820567920502013-04-07T23:29:00.000+03:002013-04-07T23:29:26.928+03:00Gecenin Şarkısı - Eksik Bir Şey mi Var?Genenin Şarkısını uzun zamandır yazmıyordum. Bu gecenin şarkısı, Yalan Dünya dizisinin çatlak Eylem'i, fenomeni Vasfiye Teyzesi olan Gonca Vuslateri ve Beyazıt Öztürk'ten. Aslında Ezgi'nin Günlüğü'nden bildiğiniz Eksik Bir Şey mi Var?<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/c1uDOmUzwa4?rel=0" width="560"></iframe>Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-89821319033303164012013-03-19T22:19:00.000+02:002013-03-19T22:19:54.678+02:00En Yumuşak Türk Sanat Müziği ŞarkılarıMerhabalar,<br />
<br />
Bugün aklıma Türk Musikisinden en zarif bulduğum parçaları sizinle paylaşmak geldi. Beni tanıyanlar bilirki tam bir Türk Sanat Müziği aşığım. Dinlemekle kalmayıp bilmediğim şarkılar öğrenip onları söylemeye de çalışırım. Kulaktan tabiki. Ne yazıkki yok bir eğitimim. Konuya dönecek olursak zarif olmayan Türk Sanat Müziği var mı diyebilirsiniz. Tabiki öyle düşünmüyorum. Zariften kastım burada aslında şarkının yumuşak bir sese ve müziğe sahip olması, dinleyince efkardan ziyade huzurla dolmanızı sağlaması diyebilirim.<br />
<br />
İşte benim zarif şarkılarım;<br />
<br />
<b>1- Mazi Kalbimde Bir Yaradır:</b> Bu şarkının aslında bu versiyonunu çok seviyorum ben. Cumhuriyetimizin 75. yılı için yapılan konserde kayda alınmış. Batı ve Türk enstrümanlarıyla ne kadar güzel bir kompozisyon çıkarmışlar. Şarkı, Dilek Türkan Aktaşoğlu' na aşık olma sebeplerimden. Şarkının önemli bir yanı da var ki müzik tarihimizin ilk <b>tangosu</b> olması. Necdet Rüştü Efe Tara'nın yazdığı, Necip Celal Andel'in 1928 yılında bestelediği şarkı ilk defa 1932 yılında Seyyan Hanım tarafından seslendiriliyor. Aynı adla bir de dizi filmimiz oldu TRT-1'de yayınlanan. Şarkıcı çocuk Özgür'le Ezel'den bildiğimiz Sedef Avcı başrollerdeydi. Fena değildi aslında ama nedense diziyi erken bitirdiler.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="420" src="http://www.youtube.com/embed/Yxdzs4ruhno?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
<b>2- Sesimi Duy İsterdim: </b>İnce Saz grubunun aslında hemen hemen tüm şarkıları oldukça zariftir. Dinlemesi kolay, aklı yormayan, insanın duygularını ağırlaştırmayan hafif bir tarzı vardır. İşte bu şarkı da sanırım en hafif sese sahip şarkılardan biridir. Hele ki Bora Ebeoğlu muhteşem tarzı yok mu? Oya-Bora grubundan tanıdığımız Bora Ebeoğlu eşi Oya ile birlikte birçok unutulmaz parçayı hayata geçirmiştir.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/xzA1-KyVAxA?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
<b>3- Hasret Şarkısı: </b>Klasik Türk Müziğine aşık biri olarak eğer bir şarkıyı geç keşfedersem çok sinir oluyorum. İşte öyle bozulduğum şarkılardan biri de budur. Seyyan Hanım' ın muhteşem yorumuyla can bulan Hasret Şarkısı (bazı yerlerde Hasret Türküsü diye de geçiyor.). Bu şarkıyla da Gönülçelen diye bir dizi vardı onun sayesinde tanıştım ne yalan söyleyeyim. Altta paylaştığım hali şarkının asıl taşplak kaydından. Sadece son kısmında şarkıya bir ekleme var anladığım kadarıyla.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="420" src="http://www.youtube.com/embed/oo0I7LnQcCI?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
<b>4- Fikrimin İnce Gülü: </b>Güftesi kime ait bilinmemekle birlikte bestesi Muallim İsmail Hakkı Bey'e ait olan şarkı da yine en beğendiğim en yumuşak sese ve müziğe ait olan şarkılardan biri. Bestesi o kadar güzel yapılmış ki sözleri sizi efkarlandıracak olsa bile canınızı yakmadan sakin sakin dinleyebiliyorsunuz.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="420" src="http://www.youtube.com/embed/mYVckxZVI_g?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
5- 1980: Aslında bu şarkı hep 'Sigaramın dumanına sarsam' diye başlayan ilk mısrayla anılır. Ve aslında bu şarkı Türk Sanat Müziği türünde de değil ama bir istisna yapmak istedim. Mesele Klasik Türk Müziğinde başka zarif şarkının olup olmaması değil tabiki. Nedense bunu paylaşmak istedim. Şarkının ilk seslendiricisi Sezen Aksu olsa da (öyle olduğunu bilmiyordum ama böyle bir kanım oldu internette küçük araştırmalar yaparken) aşağıdaki Eylem Atmaca' nın yorumunun efsane olduğunu düşünüyorum.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="420" src="http://www.youtube.com/embed/AHdeVWgw98U?rel=0" width="560"></iframe><br />
<br />
Bu liste aslında uzar da tembelliğime verin efendim. Lakin listeme katkıda bulunmak isterseniz memnuniyetle bir ikinci liste yapabilirim.<br />
<br />
Sevgiler, saygılar...<br />
<br />
Betül.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-51839754280306972642013-03-19T00:39:00.000+02:002013-03-19T00:39:31.446+02:00Çanakkale İçinde Vurdular BeniMuhteşem bir klip olmuş gerçekten.<br />
<br />
Tıpkı Doğa İçin Çal' a hayran olduğum gibi buna da hayran oldum. Emeği geçen tüm müzisyenlere ve sanatçılara binlerce kez teşekkür etmek lazım bu işi tamamıyla hiçbir çıkar amacı gütmeden, yardım beklemeden, ilgi çekmeye çalışmadan, kendi imkanlarıyla yaptıkları için.<br />
<br />
Yalnızca naçizane küçücük bir yorumum olacaktı. 3. dk dan sonra araya güzel bir takım sololar giriyor biraz jazz tadı veren, rock n roll tadı olan. Jazza ilgi duyan ve severek dinleyen biri olarak keşke bu tarz anlamı çok ağır olan bir türkü yavaş ritimleriyle kalsaymış diyorum. Normalde bu tarz güzel işlerde çıkıntılık yapan insanları hiç sevmem. Hatta bu yaptıklarını çok da bilinçli buluyorum açıkçası. Ve kötü niyetle yapıldığına inanıyorum. Ben de yorumumla çıkıntılık yapmış durumdayım farkındayım ancak kötü niyetle değil bu yorum sadece kendi düşüncemi paylaşma çabası. Ama ne bileyim türkünün sözlerindeki ağırlıklarla birlikte gülümseyerek söylenmesi bahsettiğim kısımda büyük bir tezatlık getiriyor.<br />
<br />
Siz yine de benim yorumuma kulak asmayın ve bu güzel çalımayı olabildiğince paylaşın. Dinleyin, dinlettirin. Ben sadece kendimce hem bu güzel çalışmayı daha fazla insana ulaştırma amacıyla paylaşıyorum hem de dediğim gibi düşüncemi paylaşıyorum.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/BqXaw14H6Y8?rel=0" width="560"></iframe>Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-37880952136139862242013-02-14T21:00:00.000+02:002013-02-14T21:53:10.246+02:00Kadınlar Anlaşılmak için Değil, Sevilmek için Yaratılmış.Tiyatroya gitmeyi çok seviyorum. Tiyatro çocukluğumdan kalan bir tutku olsa da çokça vakit ayıramadığım için kendime sürekli kızdığım ama içten içe de hep özel bir yeri olduğunu bildiğim bir sanattır benim için. Kışın soba üzerinde kestane pişirmenin zevki gibi sıcak bir zevki var benim için tiyatronun.<br />
<br />
New York' tayken dünyaca ünlü Chicago ve Mamma Mia müzikallerine gitmiştim en son. Onları saymazsam eğer son gittiğim (sevgili emre ile gülmekten karnımıza ağrılar girmişti) Türkçe oyun sanırım 2011 yılı Şubatından kalma '<a href="http://betulkara.blogspot.com/2011/02/bir-kuple-tiyatro-ne-munasebet.html" target="_blank"><b>Ne Münasebet</b></a>' adlı bir oyundu. Adana'ya gelince de hemen özlediğim bir şeyi yapmak istedim. Ne yazıkki Adana' da devlet tiyatrolarına ait tek bir sahne var. Bir de Büyükşehir Belediyesi' nin sahnesi mevcut ancak ne yazıkki bileti internet üzerinden alamıyorsunuz. Mutlaka Büyükşehir Belediyesi' nin binasına gitmeniz gerekiyor bunun için. Kısacası şu an gidebileceğim 4 en fazla 5 oyun var diyebilirim toplamda ki bunlardan 3 tanesi şu an sahnelenmiyormuş. Kısacası geriye gidebileceğim 2 oyun kaldı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6WV4HhkjbcQDjluKTD41Bl-zdTIgfGDs70bmqDxwR19JpzAwGr-Lie68q6sXSHfRtAiPgox-fvYBfT_YbBw9kRsgKHUFgO8TaUahQvLxnzWbsHd_OJq04ZGnUj32CZyctydS3-bJyl6s/s1600/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.55.45+PM.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6WV4HhkjbcQDjluKTD41Bl-zdTIgfGDs70bmqDxwR19JpzAwGr-Lie68q6sXSHfRtAiPgox-fvYBfT_YbBw9kRsgKHUFgO8TaUahQvLxnzWbsHd_OJq04ZGnUj32CZyctydS3-bJyl6s/s400/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.55.45+PM.png" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Aslında Adana'da yaşayan bir izleyici yılda yaklaşık 30 tiyatro oyununa gidebilir. Devlet tiyatrolarında ortalama 4 ila 5 oyun oluyor yılda. Nisan ayındaki tiyatro festivaliyle diğer devlet tiyatrolarından ya da şehir tiyatrolarına bağlı sahnelerden yaklaşık 15 kadar oyun geliyor ve 10 gün süreyle Adana seyircisiyle buluşuyor. Adana şehir tiyatrosunda da tahminimce en fazla 2 oyun çıkıyor yılda etti mi size 22 civarında oyun. Eh bir de arada bağımsız tiyatro topluluklarının şehri ziyaret etmesiyle dediğim gibi şehir diğer illere göre tiyatroya doyabiliyor(!). Gerçi tiyatroya doymak için 30 yeterli bir sayı mıdır tartışmaya açık.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5NjfEcwVEjDDUs1Y1Ml01EUU8qajQ4qDYBDKQDw9LgAH1AMYcD41MHDuu6I43ngjLPRcU8FRjIuhhgzOY02QhVdsgPsuJzU_APKPQpnFWED7rUX25497Iqq0IGgCcKVRqEPftgqy0u0Q/s1600/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.56.15+PM.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5NjfEcwVEjDDUs1Y1Ml01EUU8qajQ4qDYBDKQDw9LgAH1AMYcD41MHDuu6I43ngjLPRcU8FRjIuhhgzOY02QhVdsgPsuJzU_APKPQpnFWED7rUX25497Iqq0IGgCcKVRqEPftgqy0u0Q/s400/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.56.15+PM.png" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Uzattım yine lafımı farkındayım ama gevezeliğimi de kesmek istemedim inatla. Bizim gittiğimiz oyun Kırıkında Sonra, Alfonso Paso' nun Türkçe'ye çevrilierek sahneye koyulan birkaç oyunundan biri. Alfonso Paso durum komedileriyle bilinen bir yazar. Oyun kıyafetlerle isimlerle tam bir İspanyol havası içinde. Gelgelelim ki o kadar güzel bir uyarlama yapılmış ki isimleri Tevfik ile Melahat yap al sana bir Türk oyunu olsun. :)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiULUQH9qTLKhwno29SLUhYzk1q8aVw8p4dRyat7KRfiT9IeV01jV3yPCpajtpIc5INuu32HBFJ6Xlc5qCntCRRegRE6jwIvgeIaJ3jjbIQskmsyY9cMPJ7kI8nlqoc9YQuqmlBQ4x0yxk/s1600/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.56.35+PM.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="248" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiULUQH9qTLKhwno29SLUhYzk1q8aVw8p4dRyat7KRfiT9IeV01jV3yPCpajtpIc5INuu32HBFJ6Xlc5qCntCRRegRE6jwIvgeIaJ3jjbIQskmsyY9cMPJ7kI8nlqoc9YQuqmlBQ4x0yxk/s400/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.56.35+PM.png" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Oyun adı üstünde kırıkında sonra, birbirine aşık olan iki çiftin hikayesi üzerine. Romantik komedi türünü siz de benim gibi seviyorsanız oyun tam size göre. Arada da evlilik hayatı üzerine yerinde göndermeler var.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqxngO3sXQ4AuLuFbg1cYcBBnAIRO_FkGzl5X_NP2SqWZ5Zw9Q7ilsKWBfbJMuCdOkuQL1rT_IxrrpszBJPENucE5CTWKHVUOkOjzL1MxoipWmeO1rm9H9aqS2vG1KiHHB5NGCdnZUcwY/s1600/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.56.52+PM.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="267" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqxngO3sXQ4AuLuFbg1cYcBBnAIRO_FkGzl5X_NP2SqWZ5Zw9Q7ilsKWBfbJMuCdOkuQL1rT_IxrrpszBJPENucE5CTWKHVUOkOjzL1MxoipWmeO1rm9H9aqS2vG1KiHHB5NGCdnZUcwY/s400/Screen+Shot+2013-02-14+at+5.56.52+PM.png" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Adana Devlet Tiyartosu tarafından prömiyeri 2 Ocak'ta yapılan oyun, çiçeği burnunda sayılabilir. Zira diğer güncel oyunların bazıları 2 senelik. Kırkından Sonra oyunun oyuncuları ise şöyle; Turgut Bağır, Sevinç Gediktaş, Mazlum Taşkıran, Yeliz Tekman, H. Barış Özkan, Dilek Aslan, R. Hikmet Çam, Çağla Yeleç.<br />
<br />
Tiyatrosuz kalmayın efendim. Hem sanata doyun hem de cebinizden çıkacak cüzi miktarlarla sosylalleşin. Tiyatrolar hala o kadar ucuz ki ülkemizde, devlet desteğini azaltmaya dünden razı bari siz elinizi vicdanınıza koyun.<br />
<br />
<small>Not: Başlık oyundan alıntıdır.</small>Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-19390632135495579472013-02-11T20:30:00.000+02:002013-07-08T23:04:20.329+03:00Tamara Drewe <b><a href="http://betulkarayildiz.blogspot.com/2013/02/gelecek-3-4-ay.html" target="_blank">Son yazımdaki</a></b> bahsettiğim alışkanlığım devam ediyor. Film izlemeye aynen devam. Ne güzel bir kafa dinleme yöntemi. Sizinle son izlediğim filmlerden birini paylaşmayı planlıyorum. <b><a href="http://www.imdb.com/title/tt1486190/?ref_=sr_1" target="_blank">Tamara Drewe</a></b>. Filmi Moviemax Festivalde izledim. Zira yayınlandığı yıl 2010' da bir ve izleyen yılda üç ayrı film festivalinde adaylık almış. Evening Standard British Film Ödülleri'nde bir de ödül kazanmış.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFS2WX1ulwWqgiM1iCGVFQwqM_issxIKy7sWm5rvVNWmoGTS9yFPvFlt-Xl18B9VWYpFd6aSKjQFGXazcVXaXKDwQSNAxca2hxA3YfwwgffhvVfqTYjT2m65m1eXzlVTPY2DcR-rogo8E/s1600/tamara-drewe-movie-poster.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFS2WX1ulwWqgiM1iCGVFQwqM_issxIKy7sWm5rvVNWmoGTS9yFPvFlt-Xl18B9VWYpFd6aSKjQFGXazcVXaXKDwQSNAxca2hxA3YfwwgffhvVfqTYjT2m65m1eXzlVTPY2DcR-rogo8E/s640/tamara-drewe-movie-poster.jpg" width="432" /></a></div>
<span id="goog_2024508347"></span><span id="goog_2024508348"></span><br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Film oldukça keyifli. Sıkıcı Avrupa sinemasına benzemiyor. Neden sıkıcı Avrupa sineması dedim bilmiyorum. Sahi öyle bir kanı vardır değil mi? Ne yazık. Halbuki Tamara Drewe gibi oldukça keyifli ve göz ziyafeti çeken birçok film olduğuna eminim. Bu tarz filmleri gördüğümde pılıyı pırtıyı toplayıp Avrupa'da bir taş ev bulup üzümlerin arasında şarap işçisi olmayı diliyorum. Hım, hayali bile güzel be.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuA4-JETfdiLLZ2i1-OMyNc7urGcot-WTGQoxo5dxrZf6sUZ-nMZu4wFibq4GlieXKC_AnNfIi13X5zjr-MiEh_yvK6D-Wk7sapylfBypOcsyignrRG3pRWGmTXHb0QNJM4xrs6fAy24Y/s1600/Screen+Shot+2013-02-07+at+4.25.49+PM.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuA4-JETfdiLLZ2i1-OMyNc7urGcot-WTGQoxo5dxrZf6sUZ-nMZu4wFibq4GlieXKC_AnNfIi13X5zjr-MiEh_yvK6D-Wk7sapylfBypOcsyignrRG3pRWGmTXHb0QNJM4xrs6fAy24Y/s400/Screen+Shot+2013-02-07+at+4.25.49+PM.png" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Neyse Tamara Drewe, filmin baş kahramanı yeni yetme bir yazar genç kız. Yeni yetme olsa da oldukça akıllı ve dişiliğini kullanmayı da iyi biliyor. Yazarlık üzerine, aldatma üzerine, gençlik bunalımları üzerine hoş geçişleri olan bu başarılı komediyi kesinlikle öneriyorum. Başrolde güzel Gemma Arterton ve Roger Allam. Gerisini filmi izleyerek öğrenin.<br />
<br />
<br />
Bu arada filmin Imdb puanı 6.2. Görüşmek üzere...<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-26710183147127256542013-02-10T18:08:00.000+02:002013-02-10T18:09:43.124+02:00Gelecek 3-4 AyAmerika' dan yaklaşık 4 aylığına dönmüş bulunmaktayım. Haziran ayında yeniden New York' ta evime döneceğim. Ama şimdilik memlekette miskinlik yapmaktayım. Türkiye'ye dönüş sebebim olan kız isteme, nikah işlemlerinin ayarlanması ve nişan töreni derken ilk bir haftanın nasıl geçtiğini anlayamadım bile. Gözümüzde büyüyen onca iş bir o kadar kısa bir sürede bitti, geçti, gitti resmen. Arada hasta olmayı da ihmal etmedim tabi ki. Neyse sonunda yukarıda bahsettiğim miskinliğin tadını çıkarmaya başladım. Şu ana kadar evde yaklaşık 10 film izlemiş olabilirim. Digitürk Plus sağolsun bir o kadar da kayıt yapıyorum. Başka türlüsü zaman nasıl geçer bilmiyorum. Sanırım bu haftayla birlikte spora başlayacağım. Ankara' ya bir haftalık bir gezi için uçak biletlerimi aldım bu arada. Arada bir Malatya gezisi sıkıştırmayı planlıyorum. İstanbul'a ancak Mayıs başı gibi gidebileceğim diye üzülüyorum. Halbuki nasıl özledim sevgilim İstanbul'u.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Fatih' in söylediğine göre New York kar kış kıyamet yeriymiş. Sanırım en uygun zamanlarda kaçtım geldim New York' tan. Adana ise inanılmaz sanki New York' un baharını yaşıyor gibiyim. Yine de hava bir gün yağışlı bir gün güneşli. Tam güzel yüzünü göstermeye biraz nazlı gibi. <br />
<br />
Unutmadan bol bol yeşillik, kebap ve tatlı yiyorum. Kebap özlemimi sonuna kadar söndürmeyi planlıyorum buralarda. Benim önümüzdeki 3-4 ayım böyle geçecek. Görmek istediğim, oturup uzun uzun sohbet etmek istediğim o kadar çok arkadaşım var ki.<br />
<br />
Neyse daha anlamlı içerik paylaşımlarımda görüşmek üzere...<br />
<br />
Öptüm. Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7146013974091531360.post-42183820793533120762013-01-25T05:41:00.003+02:002014-03-20T17:27:53.650+02:00Karakteri Olan Bir James Bond Filmi - SkyFallJames Bond karkateri ile tanışalı 50 yıl olmuş. Macera 1962 yapımı Dr. No ile başlamıştı. Başrolde yakışıklı Sean Connery efsanevi güzel Ursula Andress. Belki de Bond Kızı olmayı başlı başına bir marka haline getiren ilk isimdir bu arada Andress.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6x8lgA7OVE2tCF70TaHAi24T-iHlSHmdUgrwDRtY_IerPtUiBBpryyln-CMi5NH6pcaRoXuqpy97mxdspcX0GmAfsoGiFVLItutwD-XAVh0l6mClsVG6jZJVhZ7-Lqh4HU4bKLZ4gTQo/s1600/ursula-andress-ursula-andress-32555843-321-400.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6x8lgA7OVE2tCF70TaHAi24T-iHlSHmdUgrwDRtY_IerPtUiBBpryyln-CMi5NH6pcaRoXuqpy97mxdspcX0GmAfsoGiFVLItutwD-XAVh0l6mClsVG6jZJVhZ7-Lqh4HU4bKLZ4gTQo/s320/ursula-andress-ursula-andress-32555843-321-400.jpg" height="320" width="256" /></a></div>
<br />
<br />
1962 yılından bu yana Bond'u sırasıyla Sean Connery, David Niven, George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan ve son olarak Daniel Craig canlandırdı. Ben çekilme sırasına göre hepsini izledim filmlerin. Bugün de son olarak Skyfall'u izleme şansım oldu.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Skyfall'dan önce Daniel Craig' in farkından bahsetmek istiyorum. Craig şimdiye kadar ki Bond'lara göre işini daha yüksek bir ciddiyetle yapan bir karakter sürdü önümüze aslında bakarsanız. Aksiyon sahnelerinde <i>lame*</i> espiriler olmadan, şans eseri adam döver gibi yapmadan. Kadın tavlama konusunda gevşeklik yapmadan. Craig ilk duyurulduğunda bir çok tepki gelmişti diye hatırlıyorum ama benim tüm Bond karakterleri içerisinde en beğendiğim ikiliyi değiştirdi açıkçası. Üstad Sean Connery'den vazgeçemediğim için Craig en beğendiğim ikinci Bond oldu Pierce Brosnan'ı tahtından ederek.(Golden Eye ilk izlediğim Bond filmi olduğundan mıdır nedir o dönmede Pierce Brosnan'a baya abayı yakmıştım açıkçası.)<br />
<br />
Skyfall'a gelecek olursak film bana oldukça sanatsal ve karakterli geldi. Özellikle Q'nun departmanında alışageldiğimiz fantastik alet ve edevatları görmemek beni ziyadesiyle mutlu kıldı. Filmin sonundaki manidar bıçak saplama da aynı şeye işaret ediyordu benim adıma. Film müziği Adele' den bir kere sonra başlangıç sahnelerindeki sanatsal görüntü akışı, sonra yine bu filmde daha da olgun bir Bond görüyoruz. Son iki filmde Bond sevdiği kızın ardından tutuğu yas sebebiyle biraz profesyonelliğine laf getirttiyse de Skyfall'da bunu toplamış ve M'e karşı olan inancını ergen triplere girip yitirmiyor film boyunca.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/q-gLRp5bSpw?rel=0" width="560"></iframe>
<br />
Skyfall' da hoşuma giden ayrıntılardan biri de <b><a href="http://betulkara.blogspot.com/2013/01/taken-2-hayalkrklgm-taken-2-such-bs.html" target="_blank">Taken 2</a></b> rezaletinden sonra İstanbul' u normal, daha doğrusu olduğu gibi göstermeleri, bir ayrıntı farkıyla. O da filmin bir kısmı Adana'da çekilmesine rağmen çaktırmadan tüm filmi İstanbul'da geçmiş gibi lanse etmeleri (: Motosikletlerle birden bire bir köptü üstüne gelinir ve oradan da trenin üstüne uçulur. İşte bu köprü ve tren Adana' da olup tren sahnelerinden başlayarak tarihi Vardar Köprüsü'nden Bond düşene kadar Adanadadırlar aslında. Ama geçişi o kadar iyi yapmışlar ki ben bile bir Adanalı olarak trenlere uçtuklarında fark edebildim. Bond kızlarına gelecek olursak, bir espirileri yoktu bu filmde. Film ziyadesiyle Bond ve M üzerindeydi. <br />
<br />
Kısacası bu Bond filminde daha ağır, daha oturaklı bir Bond ve olaylar dizini izleyeceksiniz. Bir Alex olmasa da beğendiğim bir film oldu. Sözlerime son verirken Bond En'leri yaptım kendimce ve sizinle de paylaşmak istedim..<br />
<br />
<u>007 Enleri</u><br />
<br />
En iyi James Bond filmi: On Her Majesty's Secret Service<br />
En kötü Bond filmi: Moonraker<br />
En iyi James Bond: Sean Connery<br />
En iyi ikinci Bond: Daniel Craig<br />
En iyi kötü Bond karakteri: Christopher Walken<br />
En güzel Bond kızı: Ursula Andress<br />
En güzel ikinci Bond kızı: Barbara Bach<br />
En iyi kötü karakterli Bond kızı: Fatima Blush<br />
En iki kötü karakterli ikinci Bond kızı: Famke Janssen<br />
En iyi Bond Film müziği: You only live twice.<br />
<br />
Peki sizin James Bond enleriniz var mı?<br />
<br />
<small>*lame: yavan, bayık</small><br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0