Bu ne şimdi diye söylenenleri duyar gibi oldum (:
Tatil rotamı yazdım, cicilerim. Geçen hafta tam bugün Niğde' ye yaylamıza gelmiştim. Nasıl özlemişim ya o yayla havası huzurunu. Ne kadar uzun olmuş sonra görmeyeli oraları. Ay geçen sene yiyememiştim kiraz miraz. Gerçi bu sene de kayısıları kaçırdım ama iş hayatı işte. Bir hafta izinle bunları yaptığıma şükrediyorum :D
Çıktık bahçeye babam, ablam ben başladık kirazları toplamaya, süperdiler ya. Şu fotoğraflar hiçbi' şey. Hani derler ya dalından koparıp yemek, o inanılmaz bir keyif işte!
Yayla' da iki gün geçirip Adana' ya geçtik. Sevgili kuzenleri görüp ablamla alışveriş canavarlığımızla kendimizi M1 Real' de bulduk (çaktırmadan reklam yapan blogger gibi hissettim kendimi.) her zamanki gibi :) Ablam bana yine ciciler aldı (: İstanbul' da alışveriş keyfimize devam edeceğimize sözleşerek, Mersin' e Susanoğlu' na geçtik. Burada ne yazıkki kısıtlı zamandan dolayı 2,5 gün kaldık :(
Yapraklı Koy' du rotamız. Gelin görün ki Yapraklı Koy' a tatlı su karışıyormuş. Çok soğuktu ve kayalıktı. Ben rahat yüzemedim. İkinci gün kumsala zorladım ekibi :P aramıza Rabiacık ve kardeşi de katıldı.( kuzenimin uzatmalı sevgilisi, kuzen de Van' da KPSS'ye hazırlanıyor :)
Sonraki gün denize gidemedim :s köy kahvaltısı diye kandırdılar. Cennet-Cehenneme, Astım Mağarası' na gittik. Halbuki ben daha önce gitmiştim oralara. 10 yıl önce gitmişim hatta kendi kendime de hayıflandım. Yaşlandımmm diye. Sonra ablam kaydı, düştü. Mağarada sarkıtlar olduğu için zemin çok kaygan oluyor çünkü.
(Yazı bu kısmına kadar 26 Haziran Cumartesi günü İstanbul uçağım kalkmadan hemen önce yazıldı, taslak olarak kaydedildi, bebişim.)
Ama en çok da evdekilere şımarıklık yapmayı özlemişim. Efendim malumunuz ailenin en küçüğü benim; doğa kanunu gereği en şımarığı da benim. Bu sefer pek öyle olamadı desem, filozof kesilmişim evdekilere adamlık taslıyorum :D
İçim kan ağlayarak ayrıldım evden. Zira kuzum hiç yetmemişti bu tatil bana. Babamı iki gün görebildim sadece mesela. Neyseki oradan oraya geçip durmaktan uzunmuş gibi geldi. Şu psikoloji ne güzel şey! İnsanın kendini kandırmasına yardımcı oluyor bazı zamanlarda. Çok seviyorum ben onu.
Ablamdan Ağustos' ta İstanbul' a gelme sözü alarak içimi bir nebze olsun rahatlattım. Biliyorum ben seçtim böyle olmayı, onlardan uzak ve yalnız yaşamayı ama bazen çok özlüyorum ya, böhüüüüü... Şaka maka adamlar Karadeniz gezisi yapacaklar bir de üstüne. :( Kıskancım çok bugünlerde. Sonra bir de ablam dedi ki: "Betülcüm, böyle bir yıl çalışıp çalışıp 1 hafta tatil yapmak az gelmiyor mu yahu?" Başımdan aşağı kaynar sular inerken fark ettim de hakikaten öyle. "Doğru tabi az geliyor" diye cevap verdim ve en acıklısı bu cevabı verirken bunu fark ettim... Tamam tamam bu da benim seçimim. Bunları ben öğretmen olamam, öğretmenlik yapamam diye artistlik yaparken düşünecektim değil mi?
Neyse cancağızım. Tatilden ne anladın dersen eğer, abiciğimin çektiği şu fotoğraftaki huzuru anladım derim sanırım!
Henüz tatile çıkmayan herkes adına, 3 kez:
Felices Fiestas!
Felices Fiestas!
Felices Fiestas!
Betül KARA
18:37
28 Haziran 2010, Pazartesi
Ooooh sefan olsun şekerim. Güzel güzel eğlenmişsin, ailenle takılmış, üstüne dalından kirazlar, kumsalından denizler, güneşlenmeler birşeyler yapmışsın. Gözlerinin içi gülmüş. Çok sevindim ama daha fazla foto istiyorum ben :D
YanıtlaSilFotoğraflar facebookta efenim (:
YanıtlaSilhttp://1.bp.blogspot.com/_OqQBaP9hhvA/TCYyZVn7kCI/AAAAAAAAAoY/A2LibCebudo/s320/DSC_2770.JPG
YanıtlaSilsağgaki alttaki kız kim çok tatlı :)
ÇİFTEHAN KASABASINADA UĞRASAYDIN
YanıtlaSildaha önce çok uğradık oralara...
YanıtlaSil