Bugün readerımı okurken nefis bir yazıyla karşılaştım. Çok kıskandım. Öncelikle yazıyı görmeme vesile olan Mumin Erakbaş' a teşekkür ediyorum. Ardından da bu yazıya blogunda yer veren Cansu Köseoğlu'na...
Yazı Süveyda Ölüdeniz' e ait. Süveyda, 35 yaşında Çanakkale’den katıldığı farklı bir öykü yarışmasında birinci seçildi. ‘Kanatılmış Sözcükler Kitabı’ adlı öyküsünü ve onu farklı kılan; Şizofreni Dernekleri Federasyonu tarafından şizofren hastaları arasında düzenlenen bir yarışmada birinciliği alması. Çok fazla sözle sizi yormadan hikayeyi paylaşmak isterim.
Ben deli değilim
Benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar
İnsanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir sanırdım, yanılmışım
Delirmeye bile hakkınız yok burada
Tımarhane delirme hakkının kutsandığı mabed değil midir?
Değilmiş
İnsan tımarhanede bile delirme hakkını elde edemiyorsa ölsün daha iyi
Ben size ve kendime rahatça dil çıkarabilmek için burada değil miyim?
Bunun için kapatmadınız mı beni buraya?
Elektro şoklar tersini söylüyor bunun
Hasta bakıcının suratını görmem elektro şoka girmeme yetiyor da artıyor bile
Şehir ceyranını boşa harcamayınız efendim
Hayatım boyunca kendim olabileceğim bir yer aradım
Bu yelpazem insanın yüzü oldu bazen sevdiğim bir kitapta altını çizdiğim bir cümle bazen ölüler gibi haftalarca susmanın saltanatını yaşamak bazen de denizin köpürdeyen mavi kaosunda eritmekti gözlerimi
Ama yetmedi
Sonuna kadar kendim olmak istedim
Evreni kanatmak pahasına
Sanatı denedim otoriteye karşı çıkanların birbirine karşı imgelerle iktidar olma çabası
Polis olun efendim daha saygın
İnsanın kendi olabileceği tek yer gece ve kalbidir dedim
Sonra insan yalnızken kendisidir diye de uzattım
Ama insanın ruhuna o izinsiz girişleri yok mu beni delirtiyor
Sevgilim beni ne kadar seviyorsun
Felsefe yapma aşka gel kendine gelirsin der
İnsanları olduğu gibi kabul et mutlu olursun lar ve bunun gibi
İnsanları olduğu gibi kabul edersem bu savaşları bu gizli sömürüyü bu öldürücü şiirsizliği de kabul etmiş olmaz mıyım?
Bu hem İsa’ya hem Edip Cansever’e hem kendime yeni doğan çocuklara ve gökyüzüne ihanet etmiş olmaz mı?
Hepimiz deliyiz
Akıllı taklidi yapmayı bıraktığımız anda tımarhaneye kapatılırız
İnsanlar akıllı taklidi yapmakta ne kadar usta tanrım
Bense akıllı taklidi yapmaktan bıktım
Normal olmaya çalışmak deli olmaya çalışmaktan daha zor
Beni kimin delirttiğini gerçekten merak ediyorum
Babam olabilir diyorum, lise ikide beni derste kuşumla oynarken yakalayan son Osmanlı padişahı tarihçi dördüncü Ali Bey’de olabilir
Aşk inlemelerimi sürekli dedirten Aysel de olabilir beni delirten
Kısacası beni insanlar delirtti diyebilirim
Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim
Karanlık yağmurun müziğiyle
Beni çıldırtma hakkını insanlardan geri almalıyım
Beni buraya kapattıran son çılgınlığımı anlatacağım
İntihar fikri gene tanrım olmuştu
Aynadaki yüzüme tükürüp silahımı aldım ve mahallemizdeki büyük çukurca camisine gittim
Caminin tavanına iki el ateş edip namazı böldüm
Gerginlik caminin duvarlarını patlatacak kadar büyüktü
Fazla vaktinizi almayacağım
Haklı olarak aşırı öfkelenip üzerime saldıran bir dindar bacağımdan vurup suküneti sağladım
Şair Mendoza’nın “Acı Çekene Saygı” şiirini okumaya başladım
Tanrıyla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin cehenneme gideceği konusunda
Kainatın yaratılışına katılmaktan
Bıktığında ruhum
İntihar edeceğim bende denenmemiş bir yolla
Ben ateist değilim
Babasıymış gibi tanrıya küsen bir çocuğum
Eğer tanrı intihar edenleri ve Nietzsche’yi
Cehenneme gönderirse cehennemde yanmayı tercih ederim bende
Ben tanrı olsam
Peygamberler göndermez direkt konuşurdum insanlarla
Ben tanrı olsam intihar ederdim insanlarla birlikte acı çekmeyi öğrenemediğim için
Sessizlik ağır bir kaya gibi hepimizin üzerine çökmüştü
O sırada cemaatten yaşlıca bir adam bana doğru yürümeye başladı
Dur dedim dur, dinle beni
Allah’ın kendin olduğunu anlayıncaya kadar hep acı çekeceksin dedi usulca
Bu sözleri dikenli bir çalı gibi saplanmıştı içime ama acıtmıyorlardı
Sonrası buradayım işte
Dışardayken bir söz vermiştim kendime
Onlar ne yaparsa ben tersini yapacağım diye
Onlar sanattan mı nefret ediyor
Ben inadına Mozart dinleyeceğim
Ölü yazarlarla dostluk kuracağım
7.Mühürü, Son Baharı ve Seven izleyeceğim
Sonuç, insanın tanrıya inancını kaybetmesinden daha kötü olan bir şey varsa o da insanlığa olan inancını kaybetmesidir
Siz insansanız ben insan olmayı reddediyorum
Deli olmam güllerle birlikte açmama, zamanın dışına taşmama engel değil
Burada delilerin söz söyleme özgürlüğünden bol bol yararlanıyorum
Geçen gün bağırmaya başladım
Deliliğini topluma kabul ettirebilene dahi derler, ben ettiremedim tımarhanedeyim
Güldüler
Deliliğiniz sizi özgürleştiremiyorsa hala akıllısınız demektir dedim
Güldüler
Şehir ceyranına bağladılar beni
Güldüler
Zaman geçti
Aklın fazlası cehennem dedim
Güldüler
Artık çıplakken hiçbir şey söylemiyorum
Kişiliklerim birbirleriyle yaşamayı öğrendi
Gidecek başka bir bedenleri olmadığını da anladılar en sonunda
Buradan çıkmama az kaldı
Geçen de kendi kendime Cemal dedim Cemal ismim Cemal bu arada
Hayatı güzelleştirmek istiyorsan dünyanın en tehlikeli şeyini sevmeyi öğrenmelisin
İnsanı
Buna kendini sevmeyi öğrenmekle başlayabilirsin
Hak verdim Cemal’e güzel konuşuyordu, inandım ona
Yeryüzünde insanlar tarafından kanatılmamış hiçbir sözcük olmadığını bilsem de dünyaya aşık olmayı yeniden deneyeceğim Cemal’e
borcumu ödeyeceğim
Az kaldı bekleyin
Not: Bold olarak belirtilen satırlar hem anlatım olarak hem de taşıdıkları anlam bakımında kıskandığım cümlelerdir. Keyifli hafta sonları...
Betül KARA
02:16, Cumartesi
15 Ocak 2011
Sevgili Betul, ben de cok begendim bu yaziyi. Iyi ki paylastin. Dun seni gordugume sevindim. Iyi haftalar...
YanıtlaSilBen de tekrardan sizi gördüğüme çok sevindim. İyi haftalar...
YanıtlaSil