Merhaba Dünya Vol.4

Ben her sene bir veda yazısı yazdım. O seneler ne yaşadığımı yazdım gelecek yıldan neler beklediğimi. Bu yazıları yazmak pek keyifli oldu hep. Bu seneyse öyle tembelim ki blogum konusunda kolumu kaldıramadım nedense :( Üstüne üstlük her sene "daha fazla yazacağım bu sene" sözleri vererek. Bu sene geçen senden de az yazmışım iyi mi?



Niye böyle oldu dersek sanırım sorunun cevabını blog trendinin farklı bir tarafa kayması şeklinde verebilrim (bknz: içeriksiz photobloglar, videobloglar) Ya da blogculuğu çook önceleri keşfetmiş bir insan olduğuma da bağlayabilirim. Hatırlıyorum da sene 2005, dönemlerden ise Sonbahar! İstanbul'a üniversite için yeni gelmişim. O zaman daha Facebook Türkiye'de yok. Twitter ise ortada bile yok. Messenger'ın Space adını verdiği bir ürünü vardı bilmem hatırlar mısınız? Space ile kendi alanınızı bir nevi kişisel websitesi gibi yaratabiliyordunuz. Blog alanı, fotoğraf yükleyebileceğiniz bir alan, kişisel radyonuzu oluşturabileceğiniz ayrı bir alan... Bu space blogundaki yazılarım ilk yazılarımdı. Üniversite hayatımdan, hocalardan İstanbul'dan bahsediyordum. Aslında taa o zamana dayanıyordu bu bloggerlık hikayem. Sonra msn kullanmaz oldum. Blogger'ı keşfettim sene 2008 olunca. Space' im de hayalet şehir görünümünü aldı. Hatta 2011 içinde servisi tamamıyla kapatıp Wordpress' e aktardılar oradaki tüm içerikleri.



Ben hep kişisel blog yazdım. Ama yeri geldi dayanamadım siyaset yazdım, yeri geldi pazarlama yazdım o ayrı...Tabiki ikinci sebebim birincisinin yanında biraz zayıf kalıyor aslına bakacak olursanız. Çünkü yazı yazmak insanda bir nevi hastalık gibi bir şey çoğu kez. Ben de o hastalardanım. Bu blogumla birlikte bilen bilir toplamda 3 blogum var. Diğerleri biraz atıl kalıyor ne yazıkki. Önceliğim hep bu taraf oldu şimdiye kadar.Kendimi en rahat hissettiğim alan burası oldu çünkü hep. Burda hiç zorlama yazmadım hiç kasmadım. Hep olduğum gibi oldum. Markalar hediyeler yolladı yazmadım. Bana yazacak keyif vereni yazdım. Hediye göndermeyene de niye göndermiyor demedim. Onları da anladım içten içe hep :D



Şimdilerde bu ilk göz ağrımın başı ağrıyor. Pabucunu dama attım da azıcık. Yeni bir projem oldu 2011 sonunda. Kasım 13'ten beri yayında. Yeni bir heyecan verdi. Şimdiye kadar amatör ruhla ama profesyonelce yapmaya çalıştığım yazma işini iş haline sokmaya karar verdim. Hani nedir neden bahsediyorsan derseniz eğer şuradan bakabilirsiniz ne olduğuna. İsterseniz şuradan Twitter'da takip ederseniz, isterseniz de şuradan da Facebook sayfasını like ediverirsiniz. :D



Şimdi bahsedince neden buraya yazmadığımı, neden daha önceleri deli gibi yazdığımı garip oldum bir. Kızdım kendime bu blogu bu kadar yalnız bıraktım diye. Bu sefer söz vermiyorum dürüst olmak için bloguma kendime ve hepi topu 120 küsür izleyicime yalan olmasın diye. Ama diyorum daha fazla yazmak istiyorum. Fazlaca...

Yorumlar

  1. space i hatırlamaz olurmuyum hiç. Benim çok farklıydı. Düzenli ve çok işlevsel. Arkadaşlarım benden kendilerininkini de düzenlemem için yalvarırdı. Sonra blogger ı keşfediş...yaz sen yaz.. Olmuyor yazmayınca.

    YanıtlaSil
  2. Aynen (:

    O zamn tabi milletin eğlencesi yok birbirinin space'ne ordaki fotoğraflarına bakar dururdu. Benim de bütün arkadaşlarım space' mi çok beğenirdi. Sıkı takipçisiyiz derlerdi.

    Bulan ne iyi etmiş de bulmuş o zaman da geliştiren ne diye geliştirmemiş zamanında. Yazık!

    YanıtlaSil