Ah bir adam varmış, Ah bir kadın yokmuş!

Sanırım bu yazım biraz kızsal olacak. Birazcık kadın-erkek ilişkilerine laf atasım var bugün!

Dün bir arkadaşım ayrıldığı kız arkadaşından bahsederken, kadınların ve erkeklerin ne kadar farklı olduğunu bir kez daha gördüm. Kız arkadaşından ayrıldığından beri onu hiç düşünmediğini, zaten düşünecek de vaktinin olmadığını, vaktinin olsa da düşünmeyeceğini çünkü hiçbir boşluk hissetmediğini ama kız arkadaşının yaklaşık olarak 1,5 aydır ıstırap, elem ve keder içinde olduğunu söyledi. Burada bir erkek yerine kız olsaydı muhtemelen replikler şöyle olurdu: İkimizde böyle daha doğru olacağını düşündük, ondan ayrıldık; tabiki onu düşünüyorum ama geçecek eminim; 8 aylık ilişki kolay mı en az 2 ay aklımdan çıkmaz gibi geliyor, abi ben salak mıyım bu adamı bu kadar düşünüyorum, takıyorum eminim adamın umrunda bile değilimdir, ooh takmıştır bir kızı koluna... ama bende salaklık en başında ona bu kadar yüz vermeyecektim, adam oldu başıma çıktı, hiç mi aşık olmamak gerek, illa oyun mu oynamak gerek! şeklinde olacaktı.

Bana en çok enteresan gelen daha bundan 1,5-2 ay önce aynı arkadaşımla bu konuları konuşuyorduk ve ben ona uzun ve başarılı bir ilişkinin sırrını soruyordum çünkü bu konuda elimde rekor süreler barındırmaktayım ve sanırım benimle uzun bir ilişki kurabilecek bir babayiğit daha anasının karnından çıkmadı :D Neyse efendime söyleyeyim gayet makul ve mantıklı açıklamalar eşliğinde bana ders niteliğinde nasihatlarda bulunmuştu. İşte karşılıklı anlayış ve saygının önemini, birbirinin sınırlarını bilmek ve buna göre davranmak gerektiği gibi konuları anlattı durdu. Her şeyden önce kişinin düşüncelerine saygı önemli! diye bu saygı kelimesini de birkaç kere  vurguladı. Sonra ekledi zaten en önemli olan sana bir şeyler katabilen, beraberken eğlenebilmen, dahası onun yanında kendini huzurlu ve rahat hissetmen falan fişmekan diye bir dizi açıklama yapmıştı. Ben de vay be ne ilişkiler var deyip, insanlar bildiğin beraber zaman geçiriyorlar diye düşünürken çat ayrıldıklarını öğrendim. Nazarım değmedi, değdirmem bu konularda çünkü. Geçelim bu bahsi, sen bu güzel laf eden çocuk git dün gel bunları söyle: ya ben onun yanında kendim olamamaya başlamıştım, çok bık bıklayan bir kızdı zaten o yüzden çok rahatım, zaten o istedi ayrılmayı ve şimdi de pişman olmuş gururundan dönemiyor. Kesinle yeniden beraber olmayı düşünmüyorum, oh mis gibi kafam rahat o olsaydı şu anki gibi işlerimle ilgilenemeyecektim. Çocuk gibi davranıyor zaten falan filan derken, bildiğiniz kızın ağzının  s.çtı! Allah'tan kızı tanımıyorum. Şaşkınım açıkçası. Bugün bu konuyu düşündüm bir süre ve bu yazı ondan çıktı aslında.

Yazık ama be! Nasıl oluyor da insanlar sevgilim diye her şeyin üstünde önünde tutabildikleri insanların arkasından böyle konuşabiliyorlar. Bu konunun erkeği kızı yok her iki tarafta da bu yanlışa düşenler vardır elbet ama ilişkide yaşanan güzel günlerin ve anların (benim ilişkilerimde an oluyor zira gün diyecek kadar ilişki yok ortada :) hatrına bu konulardan bahsetmemek en iyisi bence. Ama bu konuda erkekler çok kötüler. Bütün yakın erkek arkadaşlarım, köle divane oldukları kızları sonra bana gelip aman şöyleydi böyleydi diye kötülemeleri yok mu? Yahu ne biçim erkeksin! Erkek dediğin biraz ağır olur, cool olur adam. Sadece bitti der. Ne o kız gibi "bık bık" arkadan konuşmalar... Bir de şu bık bık lafını eski kız arakadaşları için kullananlar daha sonra biten ilişkinin ardından dillerine kızı suçlamak için pelesenk ederler. Bunu yapmayanlar tam bir ilişki yakınması yapmış sayılmaz. Bu en önemli erkeklik kitabı kurallarındandır. Bunu unutmayın! 

Neyse sözlerime burada son verirken, benden selam söyleyin bütün aşklarıma diyorum...

Not: Görsel, Michelangelo'nun Davut Heykelidir. 

Betül KARA

23:54
26 Mayıs 10, Çarşamba

Sormayı başaran cevabı Bulurmuş!



Bugün bir dost eli uzandı bana! Hem de kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir isimden uzandı o el! Beni ne kadar tanıyordu, ne kadar iyi tanıyordu hiç bilmiyorum. Belki de hiç tanışmıyoruz ama öyle tespitler öyle yerinde önermeler vardı ki şu an ki iç huzurumu ona borçluyum. Olayın özü şu adamda öyle bir karizma var ki direkt aklıma gelen şu oldu: stop being sad! just be awesome!

Kalkmamı istedi benden. Harekete geçmemi, bir karara varmamı istedi. Kim için yaptı bunları? Neden böyle bir şey yaptı? Kalktı işinin gücünün başından, iki saat benim derdimi dinledi. Tam da tahmin ettiği gibi çözülemeyecek sorunlar yoktu ortada. Gözü korkmuş küçük bir kızım zırvaları olacağını tahmin edebilecek kadar çok şey yaşamış görmüş bir insan. İnsan neden böyle bir şey yapar acaba, diye soruyorum şimdi. Etrafıma duyarlı olduğumu düşünürdüm hep ben. Şimdi kendimi onun yerine koyuyorum, rolleri değişiyorum. Acaba yapar mıydım bunu, aklıma gelir miydi böyle bir şey yapmak diye... Gelirdi aklıma heralde ama kesin bir bahanem olur onun gibi koşarak gelemezdim heralde.

Her olaydan yeni bir şey öğrenirdim oldum bugünlerde. Hep öğreniyordum tabiki de bunun farkına varıyorum şimdiyse. Öğrenme sürecini bilinçli bir şekilde yaşamaya başladım. Canımı sıkmaya başlıyor bu bitmeyen öğretiler. Hayat eskiden ne güzeldi. Rasgele yaşamak vardı daha küçükken her şeyi. Kestiremeden hiçbir şeyi önüne geldiği gibi. Hoş şimdi bunun tersini ne kadar başarabiliyorum o da var. Ki bugün dostun beni dinlemesinin sebebi de tam olarak hayatı önüme geldiği gibi, kontrolsüz bir şekilde yaşamamdan kaynaklı.

Kaan'la dün gece konuştuğum gibi bugün çok şey öğrenmeliyim diye kendime söz vermiştim. İşte bugün öğrendim. Yeni bir sürü şey öğrendim. Harekete geçme zamanım gelmiş de geçiyor! Bana yakışanı yapmam gerekiyor. Güçsüzlüğün ve bunu dillendirmenin bana hiç yakışmadığını biliyorum şimdi. Beni hep o bildiğiniz şen şakrak sürekli gülen Betül olarak görmek istiyorsunuz, çok konuşan bir de... Söz öyle olacağım, karşıma çıkan zorluk neyse onu yenmek büyük bir keyif olacak benim için...
Önce bir süre sindirmem lazım ama bugün öğrendiklerimi. Lakin sindirilmesi zor bir Türk yemeği gibiydi duyduğum şeyler bugün. Bu gün yaptığı dostun, ne kadar önemli bilir misiniz? Bilmezsiniz, bilemezsiniz! Yaşamadan benim gibi ne olduğunu bilemezsiniz. Bilmeyin de zaten. Her şeyi yaşayarak öğrenmek, öğrenmelerin en güzeli. Lütfen yaşadıklarınızı sindirmeyi öğrenin, her defasında oturun bir düşünün, neden böyle oldu diye. Cevap sizde!

Soruyu sormak en zor kısmı. Soru sorulduktan sonra cevap çok kolay geliyor inanın!

Betül KARA

01:28
4 Mayıs 10, Salı

Bırakın da yolum açılsın...

Yeni bir insan olmak kolay mıdır acaba? Bir süredir kendimden hoşnut değilim. Ben kendimden hoşnut değilken çevremdekiler ne kadar hoşnutlar acaba? Blogumu sürekli okuyanlar bilirler. Kendime bir "2010 planlar listesi" yapmıştım. Öyleydi de aslına bakarsanız. Herkeslerden farklı bir kimseler vardı hayatımda. Herkesten biri oluverdi insanlar işlerine geldiğini göremeyince birden bire. Geldikleri gibi hızlıca gittiler hayatımdan. Teşekkürler sizden de öğrendik bir türlü öğrenemediğimiz dersimizi. Şubattı ilk tekrarı yaşayışım. Nisandı sayfanın hiç çevrilmediğini fark ettiğimde de.

Yeni bir sayfa diyordum kendime her zaman dediğim gibi. Çaba olmadan yeni bir sayfaya geçilmiyor, öyle isteyip oturarak da olmuyor bu işler. Hayaller kurarak olmuyor yeni sayfalar. Tırmalayarak açılıyor benim hayatımda sayfalar!

Bir süredir sinirliyim, aksiyim, mutsuzum, inancım kalmadı bazı insanlara, onlardan çok kendime. Kızıyorum kendime hep hep hep ve hiç güldürmeyi bilmiyorum kendimi. Herkese kırgınım şu sıralar. O herkesler şimdi "hiç kimse" oldular benim için. Türkçe öyle emrediyor çünkü şimdi kullanacağım cümleye göre. Çünkü "hiç kimse" bana verdiği sözlerini tutmuyor.

Kızıyorum kendime bugünlerde çünkü çok kolay inanıyorum "herkes"e. Kızıyorum onlara beni bu kadar güçsüzleştirebildikleri için. Gözümün içine baka baka yalan söyleyenlere kırgınım bugünlerde. Ne kadar ahmağım ki hâlâ onları düşünüyorum bir yandan da. Ya üzersem diye. Ne zaman farkına varacağım artık kendimi de düşünmem gerektiğini...

Bu yazı bir iç dökme, belki bir ses duyurma çabası. Artık hangi tarafından çekilir bilmiyorum. Hiç olmazsa bir silkeleniş getirir evime, aklıma, kalbime... Kim bilir belki yakında hiçbir şeye üzülmeyecek bir Betül çıkar karşınıza!

Yolum açılsın... Kapıyı aralık bırakın giderken! Bu sefer yolum açılsın...

Betül KARA

00:44
3 Mayıs 10, Pazartesi