Nihan Bora ile Gezi Üzerine Röportaj

Gezi kahramanımı anlatmıştım geçen yazımda. O kadar bahsetmişken kendisinden onu sizinle tanıştırmadan olmazdı sanırım.

Nihan'la iş sebebiyle tanışmıştım. Beraber çalışmaların ardından sosyal ağlarda ekledik birbirimizi.

Zaman içinde Nihan'ın ne kadar kültür sanatla dolu bir insan olduğunu keşfettim. Paylaşımları ya bir festival ile ilgili ya  bir kitaptan bahsediyor ya da yine bir sanat etkinliğinden. Ha bir de sosyal duyarlılık paylaşımları var tabi. Bu paylaşımlar başka bir arkadaşın duvarındaki fotoğrafları paylaşarak yapılmıyor tabiki. Bizzat eylemine katılmış oradan fotoğrafını çekip çağrısını yapıyor... [2] [3]

Bazı insanlar vardır çok bir samimiyetiniz yoktur ama uzaktan uzağa o kişilere karşı büyük bir saygı duyar ve büyük bir zevkle bu insanları takip edersiniz. İşte Nihan da benim için o insanlardan biri.

Şimdi bir de onun gözüyle Gezi'ye ve olaylara bakmaya çalışmak istedim.

Betül Yıldız: Hepsinden önce sormak istediğim bir soru var. Bu olaylardan önce Gezi Parkı'na ne kadar sıklıkla giderdin? Ben açıkçası hemen her gün İstiklal'e giderdim İstanbul'dayken iki ya da  üçtür Gezi Parkı'nda oturuşum. Hatta ilk gittiğimde ne kadar güzelmiş ya burası keşke daha fazla gelip otursak ya şurada demiştim kendi kendime. Demek istediğim bu bile tartışıldı bir ara. Kıymete bindi 2-3 ağaç demeye getirdiler sanki.

Gecenin Şarkısı - Aslolan Aşktır

Gecenin Şarkısı bu sefer "Aslolan Aşktır"!

Sertab neler söylemiş dinleyin bakalım.

Sözleri aşağıda...



Susma konuşalım,
Dersen ona da evet
İster savaşalım
İster barışalım

Depeche Mode vs. Dior! Secret Garden 2- Versailles'

Bugünlerde reklamlara takmış olabilirim. Ford'un iğrenç reklamlarından sonra Fiat yüzümü güldürmüştü ki son 1 aydır yazısını yazmak isteyip yazmadığım Christian Dior reklamına sonunda sıra geldi.



Bu reklamda yine Hulu Plus'ta karşıma çıktı. Hatta şaşırdım bile. Normalde Hulu'nun target yaparak reklamları çıkarması lazımdı. Sanırım reklam Lost izlerken filan çıktı karşıma. :D Pek kel alaka bir hedef kitle belirlemesi geldi zira reklamın sıklığı fazla değil.

The British are Coming... Wait The Italians are Coming :)

Bilen bilir tam bir Fiat 500 fanatiğiyimdir. Bazı insanlar nasıl Vosvoscuysa ben de Fiat 500'cüyüm. Özellikle 2007'de Fiat 500'ün 50. yılı sebebiyle çıkarılan yeni nesil Fiat 500'lerde İnci Beyazı olan benim favorim.



Fiat 500 sadece bir araba değil aslında İtalyanlar için. Bu araba savaş sonrası İtalya'nın ekonomisine büyük katkıda bulunmuş, İtalya'nın kurtarıcısı, şehir arabalarının ilk örneklerinden biri. Öyle ki kitabı bile var. O dönemde Avrupada en çok satılan arabalardan biri. Avrupanın eski şehirlerinin, dar sokakları için birebir ve çekirdek aileler için tam bir gezi aracı. Yeni tasarımıyla da Fiat markasının genç ve dinamik yüzü. Bence Fiat çok mantıklı bir hamleyle Fiat 500'ü yeniden üretme kararı almış. İyiki de almış. :)

Benim Gezi' deki Kahramanım

Herkes konuştu. Herkes kendince fikrini paylaştı. Birikmişlik vardı pek çoğumuzda. İsyan, şaşkınlık, umut, harekete geçmenin verdiği canlılık vardı sözlerimizde, eylemlerimizde, duruşumuzda...

Bir süredir takip etmiyorum olayları, olaylardan sonra olanları. Sebebi uzak olmak belki de, uzakta olup elinden bir şeyler gelememesi. Hatırlıyorum da olayların en sıcak günlerini Twitterda kimseden twit gelmeyince deli olmuştuk Fatih'le. En sonunda baktık 7 saat farkla birlikte uyuyamaz hale geldik burada.


Sonra karar verdik artık çok fazla karıştırmayacaktık interneti. Ne kadar dayanabilirsek artık. Bütün arkadaşlarımız hemen hemen her gece sokağa çıkıyordu hakkını aramak için. Acaba birine bir şey olur mu diye endişeyle beklemek, burada uzakta beklemek ve hiçbir şeyin elden gelmemesi ne kadar kötüydü.